İsmi Gibi Aziz, Adilcevazlı Aziz İSTAMBUL
"Dünyanın daha başarılı insana ihtiyacı yok. Daha çok hikâye anlatıcısına, daha çok barış gönüllüsüne, gönül tamircisine, sevgi taşıyan insanlara ihtiyacı var. Dünyayı daha yaşanılası ve insancıl kılacak ahlaki cesareti gösterebilecek insanlara ihtiyacı var.” Kemal Sayar
Yukarıdaki alıntı ifadeyi Halk Eğitim Müdürümüz Suphi Eser’in sosyal medya paylaşımında görmüştüm. Birkaç kez okudum, üzerine düşündüm yine okudum. “Dünyayı daha yaşanılası ve “insancıl kılacak ahlaki cesareti gösterebilecek insanlara ihtiyacı var.” Cümlesindeki “ahlaki cesaret” vurgusundan kast edilen nedir diye kendime de soru sordum. Bulduğum cevaplar içimde kalsın, dümdük diyemediği de oluyor ya insanın. Neyse az ve ya çok, dikkat edilse çevremizde “Dünyayı daha yaşanılası ve insancıl kılacak ahlaki cesareti gösterebilecek insanlar” olduğunu bilmek ve görmek açısından kendimi şanslı görüyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle hafta yazıma işlemeyi düşündüğüm Adilcevaz Bahçedere Köyünden Aziz İstambul, hayal dünyamdan şöyle bir gelip geçti. Yine Kemal Sayar’ın “O kadar hızlı gidiyoruz ki ruhlarımız arkada kalıyor.” Demesi gibi benim de ruhum arkada kalıyor, eskileri paylaşma ihtiyacı hissediyorum. Aziz İstambul’ a dönersek ben 1999-2003 yılları ile 2011-2013 yıllarında Bahçedere Köyü İlköğretim Okulunda çalıştım. Aziz İstambul’ u da bu yıllarda bildim tanıdım. Okulumuzda torunları vardır. Amca, ismin ne değimde aldığım Aziz İstambul cevabıyla hem kendisine hem de ismine hemen içim ısınmıştı. Şiir severiz ya hani Yahya Kemal’in nedense “Aziz İstanbul” şiiri ile kendisini özdeşleştirdim. Kendisini gördüğümde “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!” diyesim geliyordu. Babası kendisine ne güzel bir isim koymuştu. Soy isim nüfus memurunun azizliğine uğrasa da "İstambul" için en güzel isimdi. Babasının isim konusundaki seçimine, tensibine hayran kalmıştım.
Aziz İstambul, 1947 yılında Adilcevaz’ın en güzel ilçelerinden Bahçedere köyünde doğmuştur. Babasının adı Hasan, annesinin ise Hanife’dir. Aziz İstambul 9 kardeştirler.
Aziz Amca, okulda torunları da olduğundan okul işlerinde yardımcı olan, fedakâr “dünyayı insancıl kılacak ahlaki cesareti gösteren” özellikte biriydi. İmkânın olduğu yerde, bolluğun aktığı mekânda, parayla iş döndürme şansına sahipseniz daha rahat hizmet edersiniz ve hizmet sunarsınız. Asıl kahramanlık çetin ve zorlu şartlarda fedakârlığını gösterebilmek ve bunu merhamet ve şefkatle yapmak.
Tabi o zamanlar okulun daimi bir hizmetlisi yok kaymakamlık da okullar mağdur olmasın diye güvenlik korucularından görevlendirme yapardı. O da bir kişi belli zaman diliminde. Okul işi kolay değil, kaloriferi var, temizliği var ve taşınması gereken suyu var. Var oğlu var! Maalesef, bu tarz pansuman tedbir çözüm olmuyordu. Allah razı olsun, Aziz Amca imdada yetişiyor. Okulu sevmesi, okulu koruması, öğretmenlere saygısı ve her işe koşması onu okulu sahiplenmeye sevk ediyor.
Aziz Amca, kış şartları ağır, kalorifer kazan dairesi uzak mesafede, petekler geç ısındığından çocuklar üşümesin diye gece yarısı okula gelir, kaloriferi yakardı. Sabah namazını kıldıktan sonra, kahvaltısını yapıp tekrar okula döner hasta olsa bile bir gün dahi aksatmadan yapmaya gayret ederdi. O yıllarda köyde su sorunu olduğundan, okula su çıkmazdı. Çıksa da donardı. Aziz Amca, el arabasıyla bidonlarda su taşır okulu susuz bırakmazdı. Bu işleri yaparken de hep mütevekkil bir hal, kalpten gelen bir rıza ile yapardı. "Xocam, telebeler yazıxdır" derdi.
Hani insan iş yapar, işe yarar ve bunu da göstermeye çalışır; "Bak ben yaptım." demek ister ya Aziz Amca’da bu da yoktu. Okulun öğretmenleri, çocukları yaşında olmasına rağmen, onları hep ayakta karşılar, saygı duyardı. Aziz Amca, devletine ve devletin memuruna derin bir saygı beslerdi. Okul ve öğretmenler, hizmet için var olan kendisi ve köyü için birer emanetti. O da bu emanet sahip çıkan emin bir kişilik. İçinden gelmeseydi evinde piştiği zaman taze yufka ekmeğini dumanı tüte tüte otlu peyniri katık yaparak yetiştirmeye çalışır mıydı?
Aziz Amcanın bu emeğini hakkıyla karşılamak için çok uğraşıldı ama arzu edilen gibi olmadı. O torunları, evlatları ve köyü için okula sahipti. O bir gönül hoşluğu ve bir de "Allah razı olsun." duası için çok emek verdi. Ben de "Allah razı olsun" duası niyetine bu yazı ile teşekkür etmek istedim.
Ne demişti Kemal Sayar:
“Dünyanın daha başarılı insana ihtiyacı yok. Daha çok hikâye anlatıcısına, daha çok barış gönüllüsüne, gönül tamircisine, sevgi taşıyan insanlara ihtiyacı var. Dünyayı daha yaşanılası ve insancıl kılacak ahlaki cesareti gösterebilecek insanlara ihtiyacı var.”
Aziz İstambul, bugün kendi gibi aziz olan İstanbul’da ikamet etmektedir. Eğer bu yazıyı kendisine torunları okursa kendisinden rica Çamlıca ya çıkması Yahya Kemal gibi “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!” diyerek ve İstanbul’u benim için seyretmesi...
YAZIYA YORUM KAT