Eski Günler Kapıdan Ünler
Öz’ünün Gül’mesini
çok istediğim bir büyüğüm
söyledi bu sözü.
Etkisi dağları devirir diye de
Satır aralarına iliştirmek istedim.
Büyükler hep der ya
“Çocuklukta menfi tesirlere de
Müspet tesirlere de müdahale etmeyin” diye.
İşte aslında orası
Geleceği inşa eden bambaşka bir derya.
Çocukluk işte
Amigdalanın kurbanı olmuşuz iyimi?
Doğduğum Ay’a ramak kala
Yeni yaşı da kucaklayabilirsek şayet,
Daha dikkatli olacağız inşallah.
Pek tabi hoşluklar getirecektir.
Rahman’a bıraktık biz işimizi...
İsterdim ki bu mânâda
Her daim,bir zihinsel doygunluk sofrasında
bağdaş kurabilelim.
Yaşamak
Başka bir hale geçişe,fırsat verir çünkü.
Hakkın kelamını taşıyabildiğimiz vakit,
Kendimizi yaşamış sayarız.
Dualar sağanak sağanak olduğu vakit.
Birde derinden aminler yağıyor.
Hakkın kelamını taşıyarak yaşamaya çalıştığımız
Çok karışık zeminler buralar.
Hak yolunda olmadığın vakit çok oyalar.
Güvenerek dost olunanlardan
Alınan darbeler ile.
Anı yaşamak için yola çıktığınız canlarla
Kurulan çok sağlam
dostluklar arasında yalpalayarak
birçok zamanın girdabından sıyrılıyoruz.
Aslında ahir zaman alametlerinin arasında yanıp kül olurken,
Görünen o ki,hepimizin
nazarı dikkatine verilecek hadiseler var.
İnsan düşününce diyor ;
Bize sunulan nimetlere dair
Şevkimizin çeperi ne ola ki !
Çeperimizde layık görülenlerle
Hakikaten
“Her nasip vadesine hapis” mi dersiniz.
O çok konuşulan yapım da
“Özlediğim ölülerle
Sevmediğim deliler arasında sıkışıp kaldım” diyordu. Bir çoğumuzun ruh halini kucaklayan sağlam bir sözdür.
Ülke gündemine dair, sol yanımız da
Bir tortu birikmeye devam ediyor.
Onları aşmak ise ruhen mümkün olmuyor belki.
K. Sayar hocamın bir anlatımı vardı :
“Ruhum başkalarının acılarına uyandı” diyor bir bilge, “Nasıl oldu da bu kadar şanslı oldum?” Hissedebilmek büyük lütuf. Başkasının acısına uyanabilmek, ötekinin derdinin bizim içimizde bir huzursuzluğa yol açabilmesi adeta bir ayrıcalık. Çünkü başkalarının ıstırabından yüz çevirdiğimiz her seferinde, kalp ölüyor...
İyiliğin özünde kendinden başka biri olmanın neye benzediğini hayal edebilmek yatar. İyiliğin çoğalması, empati ve merhametin yaygınlaşıp kök salabilmesiyle mümkün. İnsanın ve tüm diğer varlıkların haysiyetine duyduğumuz derin inanç bizi harekete zorlar. İyilik bizi vicdanlı olmaya çağırır ve bu çağrıya kulak vermek, devredilemez bir sorumluluktur.”
Öyle ya sorumluluğumuz bir hayli büyük.
Bu kervan da hepimiz farklı yüklerle yol alırken
Ayağımıza taş değse bile
Hiç acısı – izi kalmasın”
diyenlerimiz çok olsun.
SEVGİLERİMLE...


YAZIYA YORUM KAT