Gençlik Baharına Elveda Derken
Yaş otuz beş!
Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün… Cahit Sıtkı TARANCI
Edebiyatımızım önemli şairi meşhur 'Yaş Otuz Beş' şiirini galiba otuz beş yaşına girerken yazmış olmalı. Şairin bu şiirini çok severim ve her ölüm hadisesinde özellikle; "N'eylesin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak. Taht misali o musalla taşında." kısmını bir vird gibi okurum.
Bu yaş, kendi tabirimiz ile 'cahallık' devrinin kapandığının ve yaşın kemale, ömrün inişe geçtiği bir yaştır. Hayat tüm ağırlığı ile omuzlara binmiştir. Sorumluluk sınırını en nihayet çizgiye kadar uzatmış ve gençliğin tozpembe hayalleri, kaygısız düşleri silinmeye başlamıştır artık. Bırakılacak mirasa ümitler beslenecektir bundan sonra.
Otuz Beş Yaşına girdikten sonra ciddi meyveleri istenmeye başlanır. Bakacaksınız ki ailede, çevrede, iş ortamında kısaca her yerde yemişli ağaç gibi karşılanıyorsunuz. Artık bundan sonra verimli ve üretken olmanın zamanı gelmiştir ve girdiğiniz ortamlarda fikirlerinizle ve bıraktıklarınızla uğurlanmak isteneceksiniz.
Ömrünüzün hasat mevsiminde biçeceğiniz ekinler de yeşermeye başlamıştır. Gayretinizle sulamaya, azminizle ışık vermeye ve himmetinizle büyütmeye başlayacaksınız.
Ve yapacağınız hatalar gençlikten 'cahallıktan' sayılmayacak ve sadece sizi bağlamayacaktır. Tez canlılığınız vakara, telaşınız sabra, heyecanınız ketum bir hale dönüşecektir.
Aslında "cisminizin ihtiyarlandıkça enaniyetinizin gençleşmeye" doğru gittiğini fark edeceksiniz. Yıkılmaya yüz tutan hayat apartmanının içinde bir 'ebed' tutkusunun kökleşerek yerleşmeye yüz tuttuğunu keşfedeceksiniz. Okuyacağınız yazı ve şiirler, dinleyecekleriniz tüm ağırlığı ile kendini hissettirdiğini göreceksiniz.
Bu yaşla birlikte yıllar, aylar, günler, saatler ve dakikalar yakalanmaya çalışıldıkça uzaklığını gösterecektir. Yetişmek için hayaller bile kısa düşecek, her bir nefese sıkı sıkı sarıldıkça alacağınız nefesler kum saati gibi erimeye başlayacaktır. Ömrün her sayfasını renklendirmeye çalıştıkça nihayetin karanlığında ak düşmek çabası olduğunu idrak edeceksiniz.
Yaş Otuz Beş şiiri en derin anlamları ile bende yerini bulurken fazla uzatmak istemiyorum. Netice olarak Yaş Otuz Beş şiiri, kırka doğru merdiven dayadığım bu günlerde bana sonsuzluğa uzanan bir bestede tınısı eksilmeyecek bir ezgi arzusu bıraktı.
Bu ezgiyi en güzel notalarla dizebilme ümidi ile…
YAZIYA YORUM KAT
Gençlik Rehberi'nde izahı bulunan ibretli bir hâdisenin hülâsası şudur:
Yanıtla (0) (0)Bir zaman, Eskişehir hapishanesinin penceresinde, bir cumhuriyet bayramında oturmuştum. Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raks ediyorlardı. Birden mânevi bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. Ve gördüm ki: O elli- altmış kızlardan ve talebelerden kırk-ellisi kabirde toprak oluyorlar, azab çekiyorlar. Ve on tanesi; yetmiş-seksen yaşında, çirkinleşmiş, gençliğinde iffetini muhafaza etmediğinden, sevmek beklediği nazarlardan nefret görüyorlar. Kat'i müşahede ettim. Onların o acınacak hallerine ağladım. Hapishanedeki bir kısım arkadaşlar ağladığımı işittiler, geldiler , sordular. Ben dedim: Şimdi beni kendi hâlime bırakınız, gidiniz. Bediüzzaman (r.a)
Risale-i Nur'dan Gençlik Rehberi'nin güzelce izah ettiği gibi: Ölüm o kadar kat'î ve zâhirdir ki: Bugünün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm başımıza gelecek. Bediüzzaman (r.a)
Yanıtla (0) (0)Eyvah aldandık
Yanıtla (0) (0)Şu hayatı dünyeviyeyi sabit zannettik
O zan sebebi ile bütün bütün zayi ettik
Evet şu güzeranı hayat bir uykudur bir rüya gibi geçti
Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgar gibi uçar gider
...................................................................BEDİÜZZAMAN (r.a)
eline yüreğine sağlık dayı...keşke anlatmak istediklerini toplum olarak benimseyebilsek...
Yanıtla (0) (0)evet veysel abi aynen öyle her an 35 in çeyreğinde bile gidebilme ihtimalleri arasındayız.yaş 37.5
Yanıtla (0) (0)