SORUNLU Değil, SORUMLU Gençlik!
En başta şunu söyleyelim: "SORUNLU" değil, "SORUMLU" gençlik!
Gelişen kitle iletişim araçları üzerinden birçok olumsuz davranışın her türlü yolla (Tv, gazete, dergi vs.) insanımıza dayatılan; kontrolsüz, çok hızlı ve kültürümüzle bağdaşmayacak değişimlerin yaşandığı günümüzde gençlerimize, SORUNLU değil SORUMLU gözüyle bakmamız gerektiğine inanıyor ve gençleri kazanmamız gerektiğini söylüyorum.
Hakk uğruna mücadele eden, SORUMLU, adaletli, olgun ve ahlaklı bir gençlik modeli mümkün müdür, sorusuna beynimde karmaşık cevaplar bulurken öte yandan bu suale cevabımızın MUTLAKA OLUMLU olması gerektiğini düşünüyorum. Zira bu soruya olumsuz cevap verdiğimizde, yani mümkün değil dediğimizde en başta KAYBETMİŞ olacağımız kanaatindeyim.
Gençliğimizin başı boş, dışı cafcaflı ama içi boş, olaylara kayıtsız, kişiliksiz, sorumsuz bir model sergilemesi toplumumuzun ve Ümmet'in geleceği açısından son derece endişe vericidir. Davası/amacı olmayan bir gençlik toplumun ve Ümmet'in geleceği açısından elbette iç açıcı bir tablo sunmayacaktır bize. Öte yandan amacı sadece ve sadece sınavları kazanmak olan, sorumluluğu sadece 'ders çalışmak' olan bir gençlik, bize geleceğin emin ellerde ol(a)mayacağı haberini veriyor desem, sanırım çok da yanılmış olmam.
İlk Müslüman olan 40 kişiden 31’i gençti, başka bir ifadeyle ergendi. Peygamberimiz (sav) ‘Aman bu gençlerden bir şey olmaz, bunların aklı beş karış havada, bunlar çok saygısız...’ vs. demedi. ‘Otur dersini çalış çocuğum, tek sorumluluğun ödevlerin’ demedi. ‘Sen sus, büyüklerinin işine karışma’ demedi. ‘Rabbim davamda bana gençleri yoldaş kıldı, İslamı gençlikle taçlandırdı.’ dedi.
EN BÜYÜK YATIRIMI GENÇLERİMİZE YAPALIM
Resulullah (sav) bizim güvenmeyip küçük kardeşini dahi emanet etmediğimiz, her defasında 'senden bir şey olmaz' diye söylendiğimiz yaştaki gençlere orduları, sancakları, şehirleri emanet etti; kırmadan, güvenerek, hata yapıp hatadan dönmelerine müsaade ederek gençlerin gönlüne girdi. Bizler de güvenelim yöremizdeki/evimizdeki gençlere, Ailemiz içindeki kararlara ortak edelim, SORUMLULUKLAR verelim. Unutmayalım ki 'gençler bizim geleceğimizdir.' Madem ki gençler bizim geleceğimiz, o halde EN BÜYÜK YATIRIMI GENÇLERİMİZE YAPALIM.
Allah'ın gençlere ‘sorunlu’ demediği, ‘sorumlu’ dediği yerde bize ne oluyor ki 'çocuklarımıza sen sadece derslerinden sorumlusun' diyoruz. Allah genci kendine muhatap kabul edip ibadete davet ederken bize ne oluyor ki gençlerimizi insandan saymıyor, onlara sorumluluk vermiyoruz! Rahim olan Allah ile tanıştır(a)madığımız gençlerimiz; sigarayla, alkolle, esrarla tanışması özellikle şu çağda/şu zamanda çok çok kolay görünüyor. Sadece bunlar mı elbette değil, internet dediğimiz dünyada her tür illetin olduğunun farkındayız değil mi?
Gençlerimizin gönüllerine secde secde, ayet ayet serpiştirelim Allah bilincini. Beddua değil, dua edelim dostlar. 'Ağaç yaş iken eğilir' düsturuyla daha en başlarda, yani küçükken Allah sevgisiyle, Peygamber sevgisiyle sulayalım gençlerin kalplerini. Aksi taktirde ne mi olur? Ne olduğunu bütün aklı selim Müslümanlar şu an görüyor, dizine vuruyor ve diyor ki; ben nerede hata yaptım! Nerede yaptığımız çok açık değil mi?
Evlerinde Ali, Ömer, Aişe, Fatıma, Musab veya Ammarlar'ın yetiştiği bir topluluğun geleceği de, ahireti de parlak olmaz mı?
Devlet ve millet olarak, tüm kurum ve kuruluşlarımızla; vakıf ve derneklerimizle şayet gençlerimize gereken ilgiyi göstermez, doğru şekilde yönlendirmez, onları insandan saymaz ve başı boş bırakırsak bu işin sonu hiç de hayırlı olmayacak dostlar! Benden söylemesi...
YAZIYA YORUM KAT