Cehalet Bir Ulemayı Aramızdan Alarak Bizi Aydınlatan Kandili Söndürdü
Kendisiyle tanıştığımda henüz 13 - 14 yaşlarındaydım. Biri (ismi lazım değil, benden birkaç yaş büyük, erkek...) intihar etmeye niyetlenmiş, ben de kendimce o kişiyi intihar etmemesi için ikna etmeye çalışıyor, intiharın çok büyük bir günah olduğunu söylüyor, ancak bir türlü ikna edemiyordum. İntihar hakkında bildiğim şey, sadece çok büyük bir günah olduğuydu. Geriye karşımdakini ikna etmek için söyleyebileceğim pek bir şey yoktu ve doğrusu bu konuların cahili idim. Güroymak'ta kime danışabileceğim konusunda küçük bir araştırma yaptım kendimce. Dilinden/ anlatımından anlayabileceğim, bana bu konuyu detaylı anlatacak ve intihar etmeyi düşünen kişiyi intihar etmemesi için ikna edebileceğim, bana sağlam doneler verecek biri lazımdı. Yaşlı birkaç âlim söylediler. O kişileri görmüştüm ve nedense dillerini/üsluplarını (anlatım tarzlarını, aktarım yeteneklerini) beğenmediğim için kafama yatmadı ve yanlarına gitmedim. Sonra Molla Abdulkerim diye birinden bahsettiler. Üslubu güzeldi. Bizim rahmetli amcaoğlu, bu güzel insandan ders almak için medresesine gider, gelirdi. Amcaoğlumu yanıma alıp gittim. İlk gördüğümde sevmiştim bu adamı. Güzel bir yüzü vardı. Mütevazıydı. Talebelerinden birkaçına ders verirken dikkatle izledim. Tamam, dedim; ben bu güzel insanla konuşabilirim... Hocaefendi birkaç öğrencisine ders verdikten sonra nihayet sıra bana geldi. Davranışı ve üslubu gayet yumuşak ve güzeldi. İntihara ilişkin çok şey anlattı. Notlarımı bir bir aldım. Allah kendisinden razı olsun, bana anlattıklarını bir bir aklımda tutup sıcağı sıcağına, intihar etmeyi düşünen kişiye anlattım. Bu sefer sağlam hazırlanmıştım. Hamd olsun ki bu kez, bu kişi ikna oldu ve hatırladığım kadarıyla intihardan vazgeçti. Seyda Abdulkerim Çevik ile tanışmam bu şekilde olmuştu.
Ülkemizin değişik yerlerinde irşatta bulundu. İlim adamı olmanın yanında aynı zamanda ülkesinin meselelerine duyarlı bir kanaat önderiydi. Kan davalarını sona erdirmek, aralarında husumet bulunan aileleri barıştırmak gibi olaylarda etkin rol aldığı bu bölgedeki hemen hemen herkesin malumu. Bölgede ve ilimizde hangi mesele olsa, kendilerinin illa ki olumlu bir katkısı olmuştur.
Kendisini ilme adamıştı. İşin özü, Molla Abdulkerim adam gibi adamdı. Güzel yüzünü gören ehli insaf ve ehli iman, bu yüzde nur olduğunu görür, anlardı. Bu güzel insana hangi cani nasıl kıydı, hala aklım almıyor. Eminim ki kendisini tanıyan hemen hemen herkes aynı kanaatte.
İddiaya göre aralarındaki meseleyi (toprak paylaşımı meselesi) Hocaefendi'ye aktaran baba ve oğul arasında Hocaefendi, hükmünü babadan yana verdi. Hükmü beğenmeyen cehalettin damarlarında kol gezdiği adam, aynı medreseye (Şeyh Muhammet Hafit Kur'an Kursu) geldi ve hatta Hocaefendi ile sabah kahvaltısını bile aynı sofrada yaptı. Ardından Hocaefendi'ye bir şeyler söylemek için onu kimsenin olmadığı bir odaya çekti ve maalesef orada menfur saldırı gerçekleşti. Anlayacağınız orada bir âlim katledildi.
Resulüllah sav. buyuruyor: "Alimin ölümü alemin ölümü gibidir." Başka bir hadiste, "Âlimler yeryüzünün kandilleridir.” buyruluyor. Allah bir toplumun âlimlerini aldı mı geriye cahil bir toplum kalır. Işığı sönmüş, karanlıkta kalmış bir toplumun önünü görmesi çok zor olur.
Bir âlim bu kadar kolay yetişmiyor, hele hele bu zamanda. Maalesef cehalet bir ulemayı aramızdan alarak bizi aydınlatan kandili söndürdü. İnanıyorum ki Allah da bunu cezasız bırakmayacaktır, ne bu dünyada ne de ahirette. Bu kadar yürek yakanın, yüreği hiç ferah olabilir mi? Hadi kararı beğenmedin, git başka ulemaya... Memlekette hamd olsun, ehli ilim, ehli insaf ve ehli iman eksik olmaz bizde. İlla senin lehine karar vermedi diye katletmek mi gerek... Bu âlim öldürme sevdası neden? Bu kadar kolay mı? Basiretin bu kadar mı kapandı be adam? Aklın başında değil miydi? O gözlerin nasıl öyle kör oldu? Sen şimdi neyi çözdün be adam?
Ölümün şehadet, makamın cennet olsun güzel hocam. Rabbul Âlemin Molla Abdulkerim'e rahmet etsin. Biz kendisinin güzelliğine, iyiliğine, kardeşliğine, İslami yaşantısına şahidiz ve kendisinden razıyız. Rabbul Âlemin de ondan razı olsun. Ailesinin, sevenlerinin, Norşin’in (Güroymak) Bitlis’in, ülkemizin ve Ümmet’i Muhammed’in başı sağ olsun. Ümit ediyorum ki böyle vahim bir hadise bir daha yaşanmaz.
YAZIYA YORUM KAT