Bu Aralar Bizim Elcevaz’ın Halleri
Elcevaz’da dokuzuncu ay meşhurdur amma Ekim ayı bir başkadır. Ayrı bir gayretin olduğu, yüzlerin güldüğü, hasılatın tane tane sayıldığı aydır Ekim ayı.
Öyle bir ay ki gogo cevizlerin göz kırptığı, şeytanın Adem’i kandırması gibi kandırdığı uşakların, az yetme gençlerin bahçelere dadandığı, nefsini körlediği biraz da cebini doldurduğu aydır. Yetmedi minnet rica birkaçını satıp bir duvar dibinde tütün keyfine kendini saldığı aydır.
Nenelerin, kaynanaların sabah şafaktan ağaç dibinde dolandığı, çimenleri karıştırdığı, bükülmüş beli ile asırlık ağaçlara aşık attığı; “Boğazızda gala, dalları yunuplar, heç galmayıp!” diye söylene söylene üçer beşer ceviz topladığı aydır.
Gelinlerin, kızların; “Ana yine canıma düşecek, övleye kadar şişisen, dört yan yıkılmış, vuran vurmuş, kaçan kaçmış sen ne halt edisen.” diyeceğini düşüne düşüne bağa, bahçeye, işe güce koştuğu, kış zahiresi için kendini pirelediği aydır.
Ekim ayı komşum Mahmut Usta’nın Bahattin Dayının zoğuyla daldan dala sektiği, arada el ense çektiği, dökülen cevizlerin birbirine değdikçe çıkardığı sesten sarhoş olduğu aydır.