Zarif Cümleler Göçüp Giderse
Yazmak fiilinin bıraktığı içli yerlerden geliyorum.
Malumunuz herkes klişe pazarında heybesini doldurmakta.
Bazılarımızın ufuk yolculuğu sıradan değil.
Her insanın gönlüne penceresi kadar düşermiş ay ışığı.
Benim gönlüme doğan ay ışığı ise kitaplardır.
Gelin görün ki bu aralar, bir kitap insanın sırtına yük olur mu sorusuyla bir hal olduk. Bugünlerde sıklıkla rastladığım bir durum bu. Bazı kitaplar benliğime kambur oldu.
Yoksa ben de reklam tuzağına düşenlerden mi oldum?
Hiçbir edebi değeri olmadığını farkettiğim kitaplardan hareketle..
Affınıza sığınarak söylemek durumundayım.
Öyle bir hal aldı ki;
edep çizgisinden,
yeni nesile kötü örnek olma duygusundan
el etek çekmiş eserler, mahfilimi saracak diye korkar oldum.
Para verip satın almak, zaman ayırıp okumak en önemli unsurlar gibi durur iken, ben daha kötü bir duygu yaşadım.
Kitabı raflarımdan uzaklaştıramadığım için adeta sırtımın kamburu oldu.
Keşke kitap yazmanın kriterleri,
demirbaş sayılacak edep çizgileri
Elekten elenebilinecek jürisel değerleri olsa idi.
Bu değersizliklerin altında manen ezilmezdik.
Edebiyat milenyum yitiği olmazdı.
Zarif cümleler göçüp gitmezdi…
Denize damlayan yağmur damlalarını hayal edin.
Bazı insanlardan kibir öyle şıp şıp damlıyor.
Öylesi dingin, öylesi naif görünürlerken
en saf ve yalın haliyle lügatlarımızın denizine karışıyorlar.
Ömrü billah ayıklamakla uğraşacağımız masum görünen kalabalıklar!
Edebiyat hakikaten öyle bir derya.
Eskiler “İlim sudurdan sutura düştü, zayi oldu” dermiş.
Yani kelam kâğıda düşünce dahi zayi sayılırmış.
Günümüzde bırakın gönülden gönüle akanların yol olmasını,
edepten yoksun bir okyanusa ittiriliyor koskoca bir nesil.
Mevlana Hazretleri:
“Suya düşmek değil, çıkamamak boğar insanı” demiş.
Ola ki sözcüklerinizin vitrini, kelamlarınızın taşıyıcısı eserleriniz
hanelere konuk olabiliyor ise şayet,
kesenize gönlünüze bereket dedirttirmeli.
Vicdan rahatlığı ile şükre meylettirmeli.
İlham melekeleriyle dost olanlar sizlere sual etmek istiyorum:
Herkes yazar mı, herkes söz sahibi mi?
Sahi kim sözün sahibi; söyleyen mi, söyleten mi?
Hangisiydi daha iyi tanınan, hangisi dinlendi?
Ne güzel söylüyor Kalem Suresinde Rabbimiz (cc):
“Kalem ve onunla yazılanlara ant olsun ki, sen Rabbinin nimetine uğramış bir kimsesin, deli değilsin.”
Bu nimeti, nefsimizle harmanlayıp neden sapkınlığa dönüştürüyoruz ki?
Hayır söyletsin Rabbim.
Şeyh Galip “ruhunu besle, çünkü yola çıkacak olan o” demiş.
Yola çıkacak olan ruhumuz ise şayet, midemize değil doğru seçimlerle ruhumuza yatırım yapmak eftal değil mi!
Yanlış kitap tercihi her açıdan ziyan sayılırmış meğer.
Hayati İnanç hocam hep :
“İbnü’l Vakt (yani zamanın çocuğu) olamazsan, zamane çocuğu olursun” diyor.
İdraki manada şimdilerde daha iyi anlıyoruz.
Yazmak has duygu azizim, budur inandığım.
Ateşler içinde yanınca,
Kalbim tütünce anladım.
Bu başka bir başkaldırış,
Bu büsbütün kendine varış…
Nefsinle,
Belki de tüm varoluş ile yarış!
Müthiş bir devrim.
Hayatları ne de güzelmiş,
kalbiyle kendi kendine yetişip gidenin.
Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde:
“Kişiyi ayakta durduran aklıdır. Aklı olmayanın dini de yoktur.’’ diye buyurmuş.
(Deylemi , 3/217; no:4629)
Deylemi’deki hadisin manası şöyledir:
“Ahir zamanda değişik heva ve hevesler/ düşünceler-inançlar ortaya çıktığında çölde yaşayanların (bedevilerin/ kırsal kesimdekilerin) dinlerine uyun.’’
Tam da burada devreye, amansız bir rüzgar ile
dinle diyanetle alakası olmayan kocakarı itikadı giriyor.
“Öyle ki onlar derunidir. Söyleyiverir ama arka plan da koca bir yüzyıl vardır. Ecdat bu konuda çok mahirdir. İslamlık terbiyesiyle yetişmiş bir asır bu. Biz namazı kitaptan öğrendi isek, onlar hocaya su dökerek öğrendi.”
Madem bir harman olamıyoruz.
O zarif ecdadın ötelerden getirdiği edebin zerresini dahi taşıyamıyoruz.
Bari nefsimize gem vuralım da, kitap bastırma adı altında bibliyofil can’lara olmadık anlatımları sunmayalım.
Bendeniz Yazdırandan sebep, yazar’dım.
Kalemimi konuşturmayı çok severim, aşkla yazarım.
Duamdır: daim hayır söyletsin Allah’ım.
Unutmayalım ki, edebiyat edeb köküyle alakalıdır.
Edep ise bir tac imiş… İlla edep illa edep!
YAZIYA YORUM KAT