1. YAZARLAR

  2. Veysel KOŞAR

  3. Esnaflıkta Fatih Devrinden Geriye Ne Kaldı?
Veysel KOŞAR

Veysel KOŞAR

EĞİTİMCİ
Yazarın Tüm Yazıları >

Esnaflıkta Fatih Devrinden Geriye Ne Kaldı?

A+A-

Fatih Sultan Mehmet, kahramanlığı, ilmi, sevk ve idaredeki kabiliyeti ile tarihe mal olmuş şahsiyet… Adaleti üstün tutan ve hukuk önünde sultanı da gayri Müslim birini de eşit bilen bir devrin yöneticisi. Yönetilen halk da mümtaz, hukuka riayet eden, komşusunun hakkını gözeten asil bir topluluk…

Bilirsiniz padişah Fatih Mehmet, veziri ile birlikte tebdili kıyafet çarşıda dolaşmaktadır. Günün erken saatleridir. Bir esnafa selam ile uğrayıp bal sorarlar. Esnaf gereğini yapar ve malının ücretini alır. Bir başka mal daha sorarlar. Kendisinde bulunduğunu ancak istenilen malın komşusunda da mevcut olduğunu kendisinin siftah ettiğini mümkünse oradan almalarını rica eder. Padişah bu durumdan çok memnun olur bu şuur ve bilince sahip bir milletle devletin hep payidar olacağını beyan eder.

Beş yüz elli sene sonrasında, böyle bir örnek daha yaşanıyor mu bilemiyorum. Ancak rekabet ve hırsın tavan yaptığı günümüzde kendisinin haricindekilere başka bir gözle bakılıyor: Rakip… Piyasada tutunmasından korktuğu, payına düşecek pastaya göz diken bir rakip…

Geçenlerde bunu teyit eder bir hadise duydum. İlçede geçen yaz açılan bir imalat firması, üretim için rica minnet ile 3-4 saat mesafe uzak bir mesafesi olan bir ilden usta getirtir. Ustaya sigortası ile dolgun bir maaş verilir. Firma sahibi ailesi için ev tutar, evinin taşınmasına yardımcı olur. Ailesi ile ilgilenir, sahip çıkar. Yeter ki usta memnun olsun, ayrılmasın. Hem iş sahibinin işi yürüsün hem de usta, ekmek sahibi olsun. Usta işinin ehlidir bir süre sorunsuz şekilde devam eder. Birkaç ay sonra ilçeden ortaklaşa iş yürütecek birkaç girişimci de ürün yelpazesi bir imalathane açmak için harekete geçer.  İddialı olarak piyasaya giriş yapmak istiyorlar ve kendilerine iyi bir usta arıyorlar. Kim var, kim yok derken geçen yaz açılan imalathanede çalışan yukarıda anlattığım usta nazarlarına çarpar.  Bir vesile ile ustaya yanaşırlar. Kendi işyerlerinde çalışmasını teklif ederler ve ustayı ikna ederler.

Usta eski iş yerinde nazlanmaya ve uzaklaşmak için bahaneler üretmeye başlar. Yeni işi için yine yeni patronları ile hazırlıklar içindedir. İlk iş yeri sahipleri ne oldu diye meraktadırlar. Usta niçin görünmüyor endişelenmektedirler. Ustadan telefon gelir. 'Çocuğum hastalandı acil … a gittim.’ Der. Üzülürler ve nasıl yardımcı olalım diye telaşlanırlar. Ailece yardımcı olmak için koştururlar. Gel gör ki bunun bir numara ve aldatmaca olduğu kısa sürede anlaşılır. Usta artık yeni işinde ve yeni iş yerindedir. İmalathane sahipleri, her şeye rağmen ustalarının kendilerini yüz üstü bırakılmalarına mı, aldatılmalarına mı?  Kendi hemşerilerinin kendi işleri için ustasını elinden almasına mı yoksa tüm bu işlerin hile ile centilmenlik dışı, etik dışı yapılmasına mı yansın?

Yukarıda olayın değerlendirilmesini size bırakıyorum. Önemli olan kimin, kime yaptığı değildir. Yanlış bir esnaflık anlayışının bizden neler götürdüğü ve kaybettirdiğidir. Esnaf, toplumun medeniyet aynasıdır. Etik ve ahlaki anlamda göstergesidir. İnsani ve toplumsal değerleri kendi bünyesinde hazım edememiş olanlar, maalesef kısa bir parlamadan sonra çökmeye mahkûmdurlar.

Yine geçenlerde ortak bir iş yürütürken ayrılan hemşerimize 'Hayırdır neden ayrıldınız?' dediğimde 'İnsanlar kendi tezgâhının hırsızı oldu da, ondan ayrıldım.' Diye cevap verdi.

İşini sağlam yapan ve gerçekten dürüst olan esnafımızı tenzih ederek onların da hoşgörüsüne sığınarak yazımı kaleme aldım. Müşteri olarak da kusurlarımız olduğunu kabul ve itiraf ederek bu aralar esnaflarımız işler neden yürümüyor diye cevap ararken bu karalamalarla karşınıza çıkmış olduk. Maksadımız üzüm yemek olsun…

Bu yazı toplam 2455 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yazılan yorumlar hiçbir şekilde www.adilcevaz13.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
4 Yorum
  • Yasin Haksever / 20 Ocak 2011 Perşembe 10:55

    Sayın Hocam her zamanki gibi yine toplumsal bir yaraya parmak basmışsınız. Rabbim esnafımıza ve tüm insanımıza Fatih idraki nasip etsin inşallah.

    Yanıtla (0) (0)
  • fuat günay / 18 Ocak 2011 Salı 16:42

    Sayın Veysel KOŞAR Beyefendinin dikkatleri çektiği nokta çok ehemmiyetlidir. Nitekim bunun hergün onlarca örneklerini duyuyor veya yaşıyoruz. Sadece günü birlik para kazanma peşinde olan ve ileriyi düşünmeyen, işine iş katma planları yerine gününü kurtarma anlayışı hakim süren bir esnaflık anlayışıyla nereye kadar (!) Bu gemi gitmez. Hiç kimsenin de umrunda değil. Çarşıda lokantalarda hijyenik adına hiç bir emare göremiyoruz. Diğer iş kollarında da insana saygı ve hizmet adına bir emare göremiyoruz. Şehir içi dolmuş duraklarında çalışan dolmuşların hizmetini mi anlatsam, buzdolabı bile olmayan lokantayı mı, yoksa soğuk su ile bulaşık durulayan lokantayı mı? Bunları halkımız dile getirmekten bile korkuyor. Sebebi herkesin akraba olması veya yüz yüze bakması. Kardeşlerim, bir şeylerde kalite arıyorsak bu tür eleştirileri uslubunda ve yerinde konuşacağız ki sorunlar ortadan kalksın. Herşeye rağmen yıllarca Adilcevazımızın gelişmesi için insanımızın herşeyin en güzeline sahip olması için her ortamda savunma durumunda kaldım. Ama maalesef bana da PES dedirtti bu tür anlayışlar. Adilcevazımızın en büyük eksiği HİZMET'tir. Allah rızası için her bir esnaf, memur, işçi, çoban kim olursa olsun mesleğini ifa etmede vicdanının sesini dinlesin. Sonra işini icra etsin.Tabii vicdanı olanlara sesleniyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • mehmet can / 14 Ocak 2011 Cuma 21:43

    6 yıldır bu nadide ilçede çalışmaktayım. ayrıca bu ilçeyi memleketim kadar seviyorum. fakat gözlemlediğim, bir takım esnafın davranışları: şöyleki dükkanın birine girirseniz bir eşyayı 10 kuruşa alırsınız sizden sonra başka birinin aynı malı 3 kuruşa aldığını duyarsınız. meslek gurubuna veya adamına göre mi esnaflık yapılıyor. bu mu esnaflık. gerçekten bunu defalarca yaşadım. işte bu durum birçok insanı esnaftan soğutmuş durumda. insan bunları gördümü her girdiği dükkanda kendine ACABA demekten alamıyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • bilal Enis / 11 Ocak 2011 Salı 11:29

    Reçete niteliğinde bir yazı. Sıkıntılı olan tüm alanlarda geçmişte ne yapmışlar acaba, araştırmamız gerekiyor. O zaman atlatırız diye düşünüyorum .Güzel yazınız için teşekkürler.

    Yanıtla (0) (0)