1. YAZARLAR

  2. Dr. Muhsin DEMİREL

  3. Cennetin Lüks Hayatı
Dr. Muhsin DEMİREL

Dr. Muhsin DEMİREL

MÜFTÜ
Yazarın Tüm Yazıları >

Cennetin Lüks Hayatı

A+A-

Müminlerin ebedi yurdu olduğundan cennet hayatıyla ilgili kısa bir yazı yazmanın yararlı olacağını düşünüyoruz. İmtihan yeri olduğundan Cenâb-ı Allah, dünyanın nimetlerini sınırlı ve aynı zamanda külfet, keder ve zahmet ile iç içe yaratmıştır.

Cennet ise Cenâb-ı Allah’ın rahmetidir. Ebedi olup mükâfat yeridir. Cennette külfet, keder ve zahmet söz konusu değildir, cennet mahza nimettir, adeta sonsuz bir güzelliğe haizdir. Cenâb-ı Allah, cennetin her bir nimetini olabileceği en güzel surette yaratmıştır. İnsan aklı ve idraki açısından cennetten daha güzel, daha lüks ve daha konforlu bir yer düşünmek imkân haricidir. Bir hadisi şerifte bu konuya şöyle dikkat çekilmektedir: “Cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşerin aklına gelmediği kadar güzel nimetler vardır.” (Müslim, Cennet) Mana bakımından bu hadise paralel olan bir âyeti kerime de bulunmaktadır. Resûlullah (s.a.v.) sözlerini bitirdikten sonra  söz konusu bu âyeti okudu: “Hiçbir nefis kendilerine saklanan göz aydınlığını bilmez..” (Secde, 32/17)

Şüphesiz ki cennetin farklı nimetleri vardır. “…Orada (cennette) nefislerin iştiha ettiği ve gözlerin haz duyduğu her şey vardır…” (Zuhruf, 43/71) âyetinden anlaşılan şu ki; cennette insanın arzu edip iştiha ettiği her türlü nimet, yiyecek ve içecek bulunmaktadır. Cennetin tüm nimetlerini detaylı anlatma imkânımız olmadığından cennetin önemli nimetlerini birkaç başlık altında anlatmaya çalışacağız. Bunları anlatmadan önce genel anlamda cennetin nimetlerinden bahseden bazı âyetleri zikredelim:

“Şüphe yok ki muttakiler, emin bir makamdadır. Bahçe ve pınarların içindedirler. İnce ve kalın ipek elbiseler giyerler ve karşılıklı otururlar. Durum budur ve onları ceylan gözlü hurilerle evlendireceğiz. Cennette emin oldukları halde her türlü meyveyi isterler. İlk ölüm (dünyadaki ölüm) hariç orada artık ölümü tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korudu. Bu, Rabbinin fazlındandır.”  (Duhân, 44/51-57.)

“Şüphe yok ki muttakiler cennetlerde ve nimetlerin içindedirler. Rablerinin kendilerine verdiği ile sevinirler. Rableri onları cehennem azabından korudu. (Onlara) işlediğiniz salih amellerden dolayı yiyin ve için, (denilecektir.) Sıra sıra dizilmiş koltukların üzerine yaslanırlar ve onları ela gözlü hurilerle evlendirdik (evlendireceğiz.)” (Tûr, 52/17-20.)

“Rabbinin makamından korkanlar için iki cennet vardır. Öyleyse Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? Bu iki cennet ağaçlarla doludur. Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? Bu iki cennette akan iki pınar vardır. Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?  Bu iki cennette her türlü meyveden iki çeşit vardır. Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?  Cennet ehli, içi kalın ipekle dolu olan yataklara yaslanır. Her iki cennettin de meyveleri yakındır.  Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? Cennetlerde eşleri dışında kimseye bakmayan huriler vardır. Onlardan (cennet ehlinden) önce ne insanlar ne de cinler bu hurilere dokunmamıştır. Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? Bu huriler yakut ve mercan gibidir. Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? İyiliğin karşılığı ancak iyiliktir.  Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? O iki cennet dışında iki cennet daha vardır. Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? (Bu iki cennet) yemyeşildir. Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? Bu iki cennette gürül gürül akan iki pınar vardır. Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? Bu iki cennette meyve, hurma ağacı ve nar vardır. Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?  Cennetlerde hayırlı ve güzel huriler vardır. Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?  Bu huriler köşklere kapanmıştır. Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz? Onlardan önce ne insanlar ne de cinler kendilerine dokunmamıştır. Öyle ise Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?  Cennet ehli yeşil ve harikulade güzel yastıklara yaslanırlar.” (Rahmân, 55/46-76.)

Cennetin Sarayları

Cennetin nimetleri hem ebedi olması bakımından hem de fiziki yapısı açısından dünyadakinden farklı özelliklere haizdir. Cennetin sarayları şeffaftır; dışından içi, içinden dışı gözükür. Hz. Ali’nin rivayetine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennette saraylar vardır.  Dışından içindeki içinden de dışındaki her şey gözükür.” (Bu sözü duyan) bir bedevi kalkıp, ‘Ey Allah’ın Resulü, bu saraylar kim içindir?’ diye sordu. Resûlullah (s.a.v.), “Bunlar güzel konuşan, yemek yediren, daima oruç tutan ve insanlar uykuda iken kalkıp namaz kılanlar içindir”, dedi. (Tirmizî, “Sıfetü’l-Cenne”, 3.) Konuyla ilgili diğer bir hadiste şöyle buyrulmaktadır: “Cennette içi boş olan inciden bir köşk vardır. Bu köşkün genişliği 60 mil mesafe kadardır. Köşkün her köşesinde (kişinin) eşleri vardır, bunlar diğer taraftakilerini görmezler. Mümin onların üzerine dolanacaktır.” (Tirmizî, “Sıfetü’l-Cenne”, 3.)

Cennettin Meyveleri

Biraz önce de ifade edildiği gibi, cennette insanın arzu ettiği her şey vardır. Dolayısıyla cennette her türlü meyve bulunmakta olup cennet meyveleri dünyadaki meyvelerden farklı bazı özellikler taşımaktadır:

Birincisi, cennetin meyveleri daimidir. Dünyadaki meyveler mevsimliktir. Her bir meyve türünün belli bir mevsimi vardır. O meyve ancak o mevsimde bulunabilir. Cennette ise mevsimler olmadığından meyveler de herhangi bir mevsime bağlı değildir, aksine her zaman bulunmaktadır. Cennet meyvelerinden bahseden âyetlerde “Onlar için bitip tükenmeyen ve yasak olmayan bolca meyveler vardır.” (Vâkia, 56/32-33.) buyrularak bu hususa dikkat çekilmektedir.

İkincisi, dünyanın hazır olan meyvesine ulaşmak için bile çalışmak ve yorulmak gerekli iken, cennetin meyveleri için çalışmak ve yorulmak gerekmez, aksine cennet meyveleri insanın ayağına gelir. Ayakta olan kişi cennet meyvelerini koparabildiği gibi, yatağının üzerinde oturan veya uzanan kişi de cennet meyvelerini koparabilir. Zira insan bir ağaçtan meyve koparmak isteyince ağacın dalı aşağı iner, kişi meyvesini koparır, dal aynı anda başka bir meyve tutar ve yükselir. (İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azîm, s.  1809.)  Bir âyeti kerimede “…Her iki cennetin meyveleri yakındır.” (Rahmân, 55/54.) buyrulurken, diğer bir âyeti kerimede “Meyveleri yakındır.”. (Hâkka, 69/23.) buyrulmaktadır.

Üçüncüsü, cennetin diğer nimetleri hesapsız olduğu gibi, meyveleri de hesapsızdır; kişi istediği kadar ve istediği meyve türünden yer. Bu konuda herhangi bir sınırlama söz konusu değildir. Bir âyeti kerimede “Seçtikleri meyvelerden kendilerine ikram edilir.” (Vâkia, 56/20.)  buyrulurken, diğer âyetlerde “Hiç tükenmeyen ve kendilerinden alı konulmayan çokça meyveler kendilerine ikram edilecektir.”  (Vâkia, 56/22-23.) buyrulmaktadır.

Cennetin Nehirleri

Dünyada su, toprak, güneş ve hava, hayatın en önemli unsurlarıdır. Bunlar olmadan canlı ve bitkilerin yaşama şansı yoktur. Ayrıca bir âyeti kerimede ifade edildiğine göre tüm canlıların ana maddesi sudur. Cenâb-ı Allah şöyle buyurmaktadır: “Canlı olan her şeyi sudan yarattık…” (Enbiyâ, 21/30.)  Gayb âlemi olduğundan cennet konusunda aklî birtakım izahlar yapmak isabetli olmaz. Âyet ve hadislerin zahirine bakılırsa cennette dünya gibi tabii şartlar söz konusu değildir. Cennetin kendisine has tabii şartları var mı? Onu da bilemiyoruz. Bununla birlikte cennetten bahseden âyetlerin büyük bir kısmında nehirlerden de bahsedilmektedir. (Bak: Bakara, 2/25; Al-i İmrân, 3/15, 136, 185, 198; Nisâ, 4/57, 122; Mâide, 5/85, 119; Tevbe, 9/72, 100; Yunus, 10/9; Ra’d, 13/35; İbrahim, 14/23; Nahl, 16/31.)

Netice itibariyle su, dünyada önemli hayat kaynaklarından biri olup en önemli nimetlerden biridir. Su, dünyada canlılara ve bitkilere hayat bahşettiği gibi, temizliğin de yegâne unsurudur. Suyun öneminden dolayı yerleşim yerlerinin önemli bir kısmı da deniz, göl veya nehirlerin etrafında kurulmuştur. Dünyada en güzel mekânlar su, ağaç ve yeşilliklerin birlikte olduğu yerlerdir ki Türkçede bu gibi yerlere bahçe, Arapçada cennet denilmektedir. Cennete cennet denilmesinin sebebi de su, ağaç ve yeşilliklerin birlikte ve bolca bulunmasından dolayıdır.

Su, dünyada hayat kaynağı olup en önemli nimetlerden olduğu gibi, âyet ve hadislerden cennetin de en önemli nimetlerinden biri olduğu, cennetin güzelliğine güzellik kattığı anlaşılmaktadır. Bundan olmalıdır ki cennetten bahseden âyetlerin önemli bir kısmında “zeminlerinden nehirler akar” (Bak: Bakara, 2/25; Al-i İmrân, 3/15, 136, 185, 198.)  ifadesine yer verilerek suyun önemine dikkat çekilmektedir. Cennetin nehirleriyle ilgili bu genel ifadeyle birlikte ayrıca Muhammed Suresi’nde cennetin dört nehrinden, İnsan Suresi’nde de farklı iki pınardan bahsedilmektedir, şöyle ki; “Orada (cennette) bulanık olmayan sudan nehirler vardır. Tadı bozulmayan sütten nehirler vardır. İçenler için lezzetli olan içkiden nehirler vardır ve süzme baldan nehirler vardır…”  (Muhammed, 47/15.), “Ebrâr (iyi insanlar) karışımı kâfur olan dolu bardaklardan içerler. (Bu kâfur) Allah’ın kullarının içtiği bir pınardır ki suyunu istediği yere çekerler.” “Orada karışımı zencefil olan dolu bardaklarla kendilerine meşrubat içirilecektir. (Zencefil) cennette olup kendisine selsebîl denen bir pınardır.” (İnsan, 76/5, 6, 17,18.)

Cennet nehirleriyle ilgili hadisler de vardır. Hz. İbn Ömer’in rivayetine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kevser cennette bulunan bir nehirdir. Kenarları altındandır. Yatağı inci ve yakuttur, (inci ve yakutun üzerinden akar). Toprağı miskten daha güzel kokar. Suyu baldan daha tatlı, kardan daha beyazdır.” (İbn Mâce, “Zuhd”, 39.)

Hz. Enes’in rivayetine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir ara cennette yürürken etrafında içi boş inciden kubbeler bulunan bir nehir gördüm. Cebrail’e ‘bu nedir?’ diye sordum. O, ‘Bu, Rabbinin sana verdiği Kevser’dir.’ dedi. Melek (Hz. Cebrail) elini yere vurdu, baktım ki çamuru misk-i ezferdir.” (Buhârî, “Rikâk”, 53.)

Cennetin Hurileri

Cenâb-ı Allah, insanoğlunu erkek ve kadın olmak üzere iki cinsten yaratmış, hem erkek hem de kadına şehvet yüklemiştir. Dünyada farklı cinsler olup farklı vasıflara haiz olmasından dolayı kadın ile erkek, hem psikolojik hem sosyolojik hem iktisadi hem ailevi huzur hem de cinsellik bakımından birbirine muhtaç olarak yaratılmıştır. Cennet hayatı açısından iktisadi, sosyolojik ve psikolojik olarak kadın ile erkek birbirine muhtaç değildir. Ancak Cenâb-ı Allah, cenneti, mümin kullarına her türlü lezzeti, zevk-u sefayı yaşatmak amacıyla yaratmıştır. Dünyada insanların en çok haz duyduğu şey cinsel birlikteliktir. Bu nedenle Cenâb-ı Allah, cennette mümin kullarına her türlü nimeti ihsan ettiği ve her türlü hazzı tattırdığı gibi, onlara cinsellik/şehvet hazzını da tattıracaktır.

Akıllarını her şeye ölçü kabul eden, akıllarıyla her şeyi bileceklerini sanan bazı kimseler, cennette cinsel hayat olmadığını iddia etmektedirler. Oysa bu iddia âyet ve hadislerle çelişmektedir. Zira cennet ehlinden bahseden bazı âyetlerde “onlar için tertemiz eşler vardır” (Bakara, 2/25; Al-i İmrân, 3/15; Nisâ, 4/57.)  ifadesi kullanılırken, iki âyette “onları huri iyn ile evlendirdik” (Duhân, 44/54; Tûr, 52/20.) ifadesi kullanılmaktadır ki bu ifadeden cennette cinsel ilişki olduğu anlaşılmaktadır. Rahman Suresi’nde iki kere geçen “onlardan (eşlerinden) önce insan veya cinlerden kimse onlarla (hurilerle) cinsel ilişkide bulunmamıştır.” (Rahmân, 55/56, 74.) âyetinden ise cennette cinsel ilişki olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Kur'ân’da sık sık cennetin nimetlerinden bahsedildiği gibi, sık sık cennetin kadınlarından da bahsedilmektedir. Bazı âyetlerde cennet kadınları için “hûrun iyn” (Bak: Duhân, 44/54; Tûr, 52/20; Vâkia, 56/22) ifadesi kullanıldığından cennet kadınları için huri tabiri kullanılmaktadır. Âyet ve hadislere göre huriler, dünyadaki varlıklarla kıyaslanamayacak kadar güzeldir. Hadislerde verilen bilgiye göre hurilerin güzelliğini tasavvur etmek bile imkânsızdır. Güzelliğine dikkat çekmek amacıyla huriler âyetlerde farklı nesnelere benzetilmektedir. Bu bağlamda bir âyeti kerimede huriler, kabuğu ve zarı soyulan yumurtaya benzetilirken, diğer bir âyeti kerimede yakut ve mercana benzetilmektedir, şöyle ki; “Onlar sanki mahfazaya alınmış yumurta gibidir.”  (Sâffât, 37/49.), “Onlar sanki yakut ve mercandır.” (Rahmân, 55/58.) Başka bir âyeti kerimede ise mahfaza altına alınıp korunan incilere benzetilmiştir, şöyle ki; “Onlar mahfazaya alınmış inci gibidir.” (Vâkia, 56/23.)

Malum olduğu üzere Kur'ân detaya girmeyip konu hakkında özet bilgi vermektedir. Hurilerin güzelliğini tasvir sadedinde de onları en güzel nesnelere benzetmiş ve bununla yetinerek detaya girmemiştir. Hurilerin güzelliğini detaylı bir şekilde tasvir eden hadislerdir. Konuyla ilgili birkaç hadisi birlikte okuyalım:

Hz. Enes’in rivayetine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şayet cennet kadınlarından biri dünyaya çıksa yer ile gök arasını (güzel) kokusuyla doldurur, yer ile gök arasını aydınlatır, başındaki örtüsü ise dünya ve içindekinden daha hayırlıdır.” (Buhârî, “Cihâd”, 5.)

Hz. Ebû Said el-Hudrî’nin rivayetine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kişi cennete (ilk) girdiğinde koltuğuna yaslanıp 70 sene yerinden deprenmeyecektir. Sonra (huri olan) eşi gelip onun omuzlarına vuracaktır. Kişi (huriye bakınca) aynadan daha berrak olan yanağında kendi yüzünü görecektir. Hurinin üzerindeki en düşük inci doğu ile batıyı aydınlatacak (kadar ışık saçacaktır.) Eşi ona selam verecek o da selamını alacak ve sen kimsin? diye soracaktır. Eşi, ‘ben sana fazladan verilen huriyim’ diyecektir. Bu eşinin üzerinde 70 adet elbise vardır. Elbiselerin en düşüğü Tuba ağacının çiçekleri gibidir. Adamın gözü hurinin vücuduna nüfuz edecek, hatta elbiselerin dışından ayak kemiklerinin içindeki iliği görecektir. Hurinin üzerinde (incilerle örülmüş) taçlar vardır. Taçların üzerindeki en düşük inci, doğu ile batıyı aydınlatacak (kadar ışık saçacaktır.”) (İbn Hanbel, Müsned, III, 75.)

Hz. Ebû Said el-Hudrî’nin rivayetine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennet ehlinden her insan için iki eş vardır. Her eşin üzerinde 70 takım elbise vardır. Kadının ayağının iliği bu elbiselerin dışından gözüküyor.”  (Tirmizî, “Sıfetü’l-Cenne”, 5.)

Hz. Enes’in rivayetine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kişiye cennette bu kadar ve bu kadar cinsel kuvvet verilir.” Denildi ki: Ey Allah’ın Resulü, kişinin bu kadara kudreti var mı? O, şöyle dedi: “Kişiye 100 kişinin gücü kadar güç verilir.” (Tirmizî, “Sıfetü’l-Cenne”, 6.)

Harika güzellikleriyle birlikte huriler zaman zaman türkü de söylerler. Hz. Ali’nin rivayetine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennette hurilerin toplanacağı bir toplantı yeri vardır. Huriler burada toplanıp mahlûkatın duymadığı harika bir ses ile şöyle terennüm ederler: Biz ebedi kalanlarız, asla yok olmayız. Biz nimetlerin içinde olanlarız, asla umutsuzluğa kapılmayız. Biz razı olanlarız, asla küsmeyiz. Bizim (eşimiz) olana ve bizim kendisine (eş) olduğumuz kimseye müjdeler olsun!” (Tirmizî, “Sıfetü’l-Cenne”, 24.)

Yüce Mevla, bizleri cennete varis olanlardan eylesin.
Selam ve dua ile...

Bu yazı toplam 464 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yazılan yorumlar hiçbir şekilde www.adilcevaz13.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.