Alev Öğretmen
Alev Öğretmen, Kayserili.
Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde Mollafadıl köyünde öğretmenliğe ilk adımını atıyor. Daha çiçeği burnunda, görevinin ikinci senesinde Alev Öğretmen. Yıllar sonra mesleğini aynı şevkle yapar mı bilmiyorum ama şimdilik çok çok iyi.
Mollafadıl köyüne tek öğretmen olarak yani müdür yetkili olarak atanıyor. Müdür yetkiliden kasıt şu: o okulun öğretmeni de, müdürü de, hademesi de sensin... Dolayısıyla bu okul sana emanet, der gibi bir şey.
Bu şekilde atanan çoğu öğretmen "ben tek başıma hiç bilmediğim köyde ne yapar, ne ederim" diye mırın kırın ederken Alev Öğretmen daha köyü görmeden nasıl bir yer çıkarsa çıksın giderim düşüncesinde. Kendisine "siz bayansınız, sizin için zor olur, isterseniz; sizi merkezden bir okula görevlendirelim" teklifinde bulundukları halde, Alev Öğretmen "Hayır" diyor ve Mollafadıl macerası böylece başlamış oluyor.
Bunları nereden mi biliyorum? Araştırdım, soruşturdum, kendisinin hiç haberi olmadan günlerce takip ettim.
Gördüm ki, bizlerin hayalini kurduğu öğretmen kimliği Alev Öğretmende ete, kemiğe bürünmüş.
Başkasının ağzıyla sordurdum kendisine; ya hu Allah aşkına, sen bir Kayserilisin, Kürt değilsin, eskiden beri buralarda terör korkusu, bilmem ne korkusu hakim. Sen hiç korkmadın mı tek başına bir köyde öğretmenlik yapmaya...
Duyduğum cevap gerçekten güzeldi. Alev öğretmen, meğer buralara gelirken daha yolun başında bütün ön yargılarını parçalayıp gelmiş. "Benim için Kürt, Türk, Alevi, Sünni fark etmez" diyor. Tabiki onun da herkes gibi kimi korkuları olmuş ama köye, okula geldiği ilk gün; çocukların kendisini karşıladığı gün; "öğretmenim siz de bizi bırakıp gitmeyeceksiniz değil mi?" dedikleri gün... "Burada ne olursa olsun kalacağım..." diye düşünmüş ve yüreğinin teline dokunan bu çocukları adeta kendi çocukları gibi sevmiş... Bunu ben değil Bitlis'in Adilcevaz içesinden 50 kilometre uzaktaki Mollafadıl Köyünde yaşayanlar söylüyor.
İşin ilginç tarafı ne biliyor musunuz? İşin ilginç tarafı şu: bu köyün okuluna yaklaşık 25 yıldır hiç bayan öğretmen gelmemiş... Gelen görevlendirme isteyip kaçıp gitmiş.
Ama bizim Alev Öğretmen böyle yapmamış. Direnmeyi, deyim yerinde ise savaşmayı, öğretmenliğin zorluğunu yüreğinin/bedeninin en ücra hücresine kadar yaşamayı seçmiş, ve başarmış da.
Ne mi yapmış; gelir gelmez, sınıfa halı almış, sınıfına kitaplık yaptırmış, eksik olan eğitim öğretim materyallerinin çoğunu, çocuklara okul üniformalarını ve ayakkabı almış. Hem de bunları kendi maaşıyla yaptırmış. Onun bu çabasını gören İlçe kaymakamı .... ..sınıfa laminant parke yaptırmış ve Alev Öğretmeni tebrik ederek her konuda destek olacağını bildirmiş. Eee tabi bu kadarı emek bir başarı belgesini de beraberinde getirmiş.
Alev öğretmen sadece kendi okuluna değil 12 köy okuluna kütüphane kurdurtmak için harekete geçiyor. Sosyal medyadan çocukların daha çok kitap okuması için bir proje başlatıyor. Proje kısa zamanda yayılıyor sağduyulu insanlar sayesinde ve bu proje sayesinde, yaklaşık 50 günlük bir zaman diliminde 7 bine yakın kitap topluyor öğrenciler için.
Öğrendiğim kadarıyla kolilediği kitapları 12 köy okuluna, bu günlerde dağıtacak, ilçe kaymakamının yardımıyla.
Öğrenciler okumalı, öğrenciler çok okumalı ki sırtımızdaki bu kamburumuz kalksın istiyor Alev Öğretmen. Güleç yüzüyle, sıcak kanlılığı ile hayata ışık saçıyor adeta. Köyde onu görenler yabancı değil aileden biri sanıyor. Çünkü Alev Öğretmen köy halkından sayıyor kendini ve bunu davranışlarına da yansıtmış. Hatta giydiği şalvarıyla da adeta ben de sizdenim diyor. Belki de Alev Öğretmenin köy halkı tarafından bu kadar sevilmesinin altında yatan etken, Alev öğretmenin kendisini onlardan farklı görmemesi.
***
Değerli dostlar, bir kaç yıl önce bir dost bana kötü bir anısını anlatmıştı. Yeri gelmişken onu da yazayım/belirteyim istiyorum. Yazalım/ söyleyelim ki böyle saçma sapan sözleri bir daha duymayalım bir daha.
3 veya 4 yıl önce Bitlis-Güroymak'a yeni atanmış bayan bir öğretmen kendisini köye götüren taksiciye, aralarında gelişen bir pazarlık diyaloğu üzerine diyor ki; "Biz sizin çocuklarınız için buralara geliyoruz..." Taksici bana anlatıldığı kadarıyla boynunu büküp bu sözü içine atıyor ve gittiği köyden geri dönüyor.
Şimdi gelin, şu söze beraber bakalım: "Biz, sizin çocuklarınız için buralara geliyoruz..." Ne demek istiyor sizce? Gerçekten böyle düşünen bir zihniyet çocuklara ne verecek?
"Biz..."
Pardon da "siz" kimsiniz; "Biz" kimiz?
Affedersin ama sen "bizim çocuklarımız için değil" mesleğini icra etmek için, daha açık ifadeyle hayatını idame ettirmek için geldin bu şehre ve senin gibi yapacağı iyiliği başa kakanlar, konuya "siz" "biz" gözüyle bakacaklar; bu saf, temiz beyinlere ALLAH RIZASI İÇİN DERS VERMESİN! Ve ALLAH rızası için BÖYLE DÜŞÜNECEKSEN GELME.
***
Alev Öğretmen ile şu yukarıda adı geçmeyen öğretmenimizi kıyaslayabilir miyiz? Hangisini istersiniz siz? Bu soru yanlış bir soru. Kaale almayın bence.
Bizlerin, hatta tüm Türkiye'nin kendisini o yöreden/köy halkından biri gibi görüp herkesin sevgisini kazanmış; onları "öteki" görmeyen; onlarla oturup kalkan; onların giydiğinden giyen, yediğinden yiyen, küçücük çocuğun burnunu silen/silebilen, gerektiğinde cebinden harcayan/harcayabilen, çevresinden; sağından solundan ( Kendisine "dilenci" muamelesi yapıldığı halde, aldırış etmeyen...) öğrencileri için toplayan/toplayabilen Alev öğretmenlere ihtiyacımız var!
***
Alev Öğretmen bu günlerde başka, güzel bir şey daha yaptı. Adilcevaz'daki 12 köy okulunun tüm çocuklarının (392) mont, bot, bere, atkı ,eldiven, çoraplarının BİGİAD tarafından karşılanmasına vesile oldu.
Kim bilir Alev öğretmen daha ne güzelliklere vesile olacak.
Yaşa sen Alev Öğretmen!
İyi ki varsın!
Ve ben inanıyorum ki Alev Öğretmenler var oldukça bizlerin sırtı kolay kolay yere gelmeyecektir.
Alev Öğretmen seni tebrik ediyor ve ayakta alkışlıyorum. Vatanını, milletini, ırk ayrımı yapmadan insanları sevmek bence tam da budur...
YAZIYA YORUM KAT