Serzeniş
Ve akşam olur
Karanlık, gecikmiş düşler gibi gökyüzünü kaplar
Güneş çekilir köşesine hoyrat yalnızlıklarıyla
Ovaya akşam iner, dert iner, keder iner
Anne ve çocukların, eve elleri dolu gelecek babanın yollarındandır gözleri
Ovaya akşam iner, yokluk başa bela olur
Alemin yüzkarası sanır kendini zavallı baba
Rahman der, duy feryadımı, utandırma beni çoluk çocuğuma
Ovaya akşam iner, hüzün iner
Gözler gecenin tufanında gizli haykırışlar için sabır çeker
Yıldızlar inadına parlar
Gökyüzü giderek karanlığa boğulur
Sokaklar sessizliğin kalabalıklığında dinlenir, bir başka güne yetişmek için.
Fahişelerin pazarında insanlığı beş paraya satacak pezevenkler tezgah kurar, şehrin en orta yerine
İnsanlık satılır, insanlık alınır
Kimselerin ruhu duymaz, bazılarının kulağı sağır kalır,
bazılarınınsa insafı firar...
Ovaya karanlık çöker
Ben kahrolurum, yorulurum
Ve aslında yorulan şehir değil insandır ama şehir uykuya dalar,
Çünkü şehrin eşkıyaları ovaya iner
Ve sonra ovaya sessizlik iner. Kurtlar iner. Kuzular meler
Yorgunluk çöker üstüne tüm meleklerin
Gece kahırlara gebedir; gökyüzü gün yüzüne
Seccadelerde namuslu ellerin masivadan öteye açıldığı saatlerde yağmur iner şehre.
Usul usul süzülür gözlerden yaşlar
Bir kadın; “Rabbim” der,
“oğluma" der,
istediğini ver”
YAZIYA YORUM KAT