İşittiğimiz, duyduğumuz ve okuduklarımız vardı hani, bize uzak görünenler… Maziye ait zannedilenler… İşte tüm bunların yaşadığı bir zaman dilimindeyiz. Diğer insanlığın verdiği sınavların da bize tabi tutulduğu bir cenderedeyiz. Aza çok şeylerin sığdığı, birçok yığdıklarımızın da zayi olduğu dönemdeyiz. Nice inkılâplar yaşadık, nice devrimler... Devrimleri deviren, devlerin cüceleştiği andayız.

Yere göğe sığmayan Allah’tır şüphesiz. Haddi aşanlar, imkânı mümkün zannedenler, yerde gökte gezip kendini Hâkim görenler;  bir zerreye mahkûm nasıl olunurmuş gözümüze sokulduğu aydayız.

İnsan, iki şeyle yüzleşti: Çarpışmak için tağut ararken tağuta dönüşenlerin sermayesine kanarken aczini bildi, fakrına yandı. Ve hakikat tüm çıplaklığıyla;

"Ben cinleri ve insanları sırf beni tanıyıp yalnız bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat, 51/56) ayetinin merkezine geldi.

Evet,

Tüm nevi beşeri istila emrini alsa bir zerre, bu emrin nelere kadir olacağını anladığımız bu günlerde ciddi bir şuur, tam bir idrak, içten gelen bir yönelişle Berat Gecesini idrak edeceğiz. Dünyanın harp boğuşmaları, iktidar kavgaları, hırs tutuşmaları üzerinde mesai tutmanın tam bir ziyan olduğunu hissederek kulluğumu hatırlayıp dualar edeceğiz.

Ve alıntıladığım bir yazarın deyimiyle:

“Müslüman duyarlılığı”nın tam da devreye gireceği zamanlardayız. Dinin yargılama hüviyetinden ziyade, insan üzerine eğilme, onun insanlık haysiyetini koruma hassasiyetinin devreye gireceği zamanlardayız. Din dilinde bu hassasiyeti öne çıkarma zamanları…”

Müslüman yüreğini, Müslüman merhametini, Müslüman şefkatini gösterme zamanları. Herkesin muhakkak el uzatacağı birileri veya bir canlı vardır.

Berat gecesi ile kirlendiklerimizden arınırken gönlüne girilecek, vicdana sığacak bir amel için fırsat dilenmeliyiz.

Çevremize dönüp, başımızı kaldırıp bir düşmüşün lsunimdadını duymak için gayret sarf etmeliyiz.

“Merhametin kanadına bir kelebek sığdırmalıyız”

Belki bu gece, verilen son fırsattır. Berat Kandiliniz mübarek olsun.