Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi ve Adilcevaz eski müftüsü Doç. Dr. Zeki Tan’ın 'Kur’an’lı Hayat Hayatlı Kur’an' isimli yeni kitabı çıktı.

Adilcevaz’da görev yaptığı yıllarda herkes tarafından sayılan ve sevilen bir müftü olan, aynı zamanda sevdalısı olduğu Adilcevaz ile ilgili her yerde ve her ortamda Adilcevaz’dan söz ederek ilçemizin tanıtımı noktasında önemli adımlar atan Doç. Dr. Zeki Tan, 'Farklı Kültürlerin Ebrusu Adilcevaz' isimli kitabın ardından bu kez de 'Kur’an’lı Hayat Hayatlı Kur’an' isimli yeni kitabını yazdı.

Adilcevaz eski müftüsü olan ve şu anda Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Bilim Dalı Öğretim Üyesi olarak görev yapan hocamız son kitabı ile şunları söyledi; "Kur’ân, Allah’ın insanların adeta elinden tutmak için gönderdiği evrensel bir mesajdır. Başka bir ifade ile Kur’ân el-Mü’min olan Allah’ın sözüdür.  Emin olan melek tarafından  el-Emin”olan peygambere, yeryüzünün en güvensiz coğrafyasını el-beledu’l-Emin haline getirmiş; şairin ifadesiyle yırtıcılıkta sırtlanları geçen fertleri kendilerine büyük güven duyulan mü’min yapmıştır.

Kur’ân Rabbimizin adeta bir“otobiyografisidir. Allah’ı gereği gibi tanıyabilmek için Kur’ân ile buluşmak gerekir. Allah’ın kendisi hakkında en güzel konuştuğu kitâp Kur’ân’dır. Hz. Peygamber (s.a.s.)’i de en iyi anlatan biyografi yine Kur’ân’dır. İnsanı ve içinde yaşadığımız evrenin düşünce ve anlama haritasıda Kur’ân’dır.

Hz. Peygamber (s.a.s.)’i karakterini inşa eden İmam Maturid’nin Peygamberi Kur’ân yetiştirdi, eğitti/eddebehu el-Kur’ân dediği gibi kıyamete kadar insanlığa model toplum örneğini ortaya çıkaran kitap yine Kur’ân’dır. O’nun her bir ayeti yollara dikilen işaret levhaları gibidir.

Selefin Kur’an sadece kendisiyle amel olunmak için indirildi, insanlarsa onun kıraatını amel edindiler ifadesi ile günümüz müktefekkirlerinden Aliya İzzet Begoviç; Kur’ân’ın “ilahiyat formalizmine” kurban edildiği, aktif (inşa edici) karakterini kaybettiği irrasyonel ve mistik alana tutunduğu böylece asıl sorunun anlamdan uzaklaşma olduğunu şöyle anlatır: "Kur’ân-ı Kerim’i okuyor, yorumluyorlar, sonra yine okuyorlar, inceliyorlar ve sonra yine okuyorlar. Bir defa olsun uygulamak zorunda kalmamak için bir cümlesini binlerce defa tekrarlıyorlar. Hayatta nasıl uygulanacak sorusundan kaçmak için Kur’ân-ı Kerim’in nasıl okunması gerektiği hususunda geniş ve itinalı bir ilim ürettiler. Nihayetinde, Kur’ân-ı Kerim’i anlaşılan bir manası ve içeriği olmaksızın çıplak bir ses haline getirdiler."

İlahî vahiy bizatihi inananlarını ahlaklı yapmaz, ahlaklı olmanın yolunu ve yöntemini gösterir. Vahyin gösterdiği yolda (sırat-ı müstakim’de) yürümeye hidâyet denir.  Hidayet yola koyulan kimsenin tatlılıkla elinden tutma,  nasıl ve nerede yürüneceğine kılavuzluk yapmadır. Yoksa baskı ve dayatma değildir.

Çöldeki yolları iyi bilen ve insanlara yol gösteren, insanları varacakları yerlere selametle götüren kimseye hâdi denir. Arabistan çölü, son derece tehlikeli bir yerdir. Bundan dolayı en tecrübeli kılavuzlar bile çölde yürürken bir noktada şaşırıp sapabilir. Şaşırmadan kılavuzluk görevini yapmak, kılavuz için gurur ve övünç vesilesi idi.

Kur’an kavramları içinde hâdi kavramı son derece önemlidir: Kur’ân’da hâdi ise bizzat Allah’tır:  (Bakara, 2/120)  Öyle bir kılavuz ki asla sapmaz, yolu kaybet(tir)mez. Bundan dolayı da o, tam güvenilir el-emîn hâdi/kılavuzdur. Yolu yürüyene de mü’min denir."

Adilcevaz eski müftüsü Doç. Dr. Zeki Tan’ın 'Kur’an’lı Hayat Hayatlı Kur’an' isimli kitabına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

https://www.kitapyurdu.com/kitap/kuranli-hayat-hayatli-kuran/523563.html

www.adilcevaz13.com