1. YAZARLAR

  2. Merve AYDIN

  3. Yalnızlık Keder mi?
Merve AYDIN

Merve AYDIN

Yazarın Tüm Yazıları >

Yalnızlık Keder mi?

A+A-

İnsan kendini nerede olsa tanır.

Bir yalnız başka bir yalnızı en çok kalabalığından bilir...

Ansızın önüme düşen bir sorunun can havliyle çıkıyorum yola bu defa.

"Yalnızlık keder mi?"
Verdiğim hayır cevabının gölgesinde uzunca soluklanıyorum bi ara.

Denildiği gibi yaşamın karanlık yüzü yalnızlık? Çokların arasında bir olmak mı? Ruhunu senin gibi olmayanların arasında bulmak mı yada? Yürüdüğün yolda kendi ayak seslerinle baş başa kalmak gibi miydi? Uyanır uyanmaz içilen kahvenin o ayıltıcı tadı, kimi zaman içtikçe ferahladığını zannettiğin o üç beş bardak çayın demi, bir başına oturulan sofraların adıydı belki de çoğu zaman. Yalnızlık dahi kendini bir kalıba sığdıramazken cevabını bulmak sandığımız kadar kolay olmayacaktı elbette. Türlü varsayımlara tecrübelerimi katıp yaşanmışlıkların tozunu üzerime sürerken gezinmeye devam edeceğim bir süre daha buralarda.

Paylaşılamayan her şeydi yalnızlık diyorum kendime dönüp. Bazen geçmişe duyulan özlem bazen geleceğe kurulan zamandı. Kiminde yaşanılan tüm birlikteliklerin toplamı olarak hissedilirken, kimine göre koskoca bir elem yumağı olsa da kiminde ise makul bir yalnızlık şeklini de alıyordu zaman zaman.

Hayatın en ücra köşesinde düşünüp kendini dinlemekle hayata karışıp renklerine bulanmak arzusu arasında bir yaşam çelişkisiydi belki de. Bilince dayalı ama bilinç dışı olan süreli saplantı. Çok yüzlü yalnızlık, çok bilinmeyenli denklem...

Ama hep bir parça Belladonna gibi; tek olmanın güzelliğiyle etkisi altına alırken diğer yandan zehrini akıtıp azalmanıza yok olmanıza sebep olabilen. Ama yine de Belladonna'ya ve her şeye rağmen boğucu kalabalığın içinde "bir" olmayı keşfetmenin hissindeki bu güzellik asla yadsınamazdı.

Ki ben öyle bilirim ki sanılanın aksine korkmaya değer bir duygu bir yaşam biçimi değildi yalnızlık. Gizemli bir yolculuk kendi içine açılan o kapıdan hayata doğru yapılan bir keşifti. Duyguların, düşüncelerin, benliğinin yolunu açıp yalnızlığın dili, dini, rengi, ırkı olmadığını deneyimletirken  insanın kendi  dünyasında kendi savunma mekanizmasını güçlendirecek ağlar örmesinin gerekliliğini ve kaderin insanı asla yalnız bırakmadığını öğreten.

Ötelerden yaklaşan kuşların cıvıltısına dökerken içini, bir vakit boşluğunda bürünürken en mavisine göğün, denizin dalgasında dindirirken yalnızlığını işte o vakit yalnız olmadığını yalnızca kendine kanıtlar insan...

Evet yalnızlık kader değildi keder hiç değildi.
Yaşanılan her olayda bir sonrakine imzasını atarken kader, yaşam tüm renklerini şaşırtıcı bir ahenkle çelişkilerine boyarken, her gelen hüzün renginden sıyrılıp bir başkasına kucak açmışken, içimizde hiç susmayan bir şarkı; umut hep var_ken yalnızlık kader olamazdı. 

Ki kimsesizlik değil bu. Hiçlik değil hele sessizlik hiç değildi. Her yalnızın bir göreni her suskunun duyulduğu bir yürek mesafesi vardı elbette. 

Üstelik bir cümle binlercesini derinlerde kovalarken orada defalarca boğulup su yüzüne çıkabilmeyi tecrübe etmişken, kendine yetebilmenin kendini bilmenin mantığıyla bütünleşenler, endişeli kalabalığın içinde ruhunu dinlendiren bir bakışın bedelini, edilmeye layık cümleleri susturarak sıcacık bir gülüşle ödemenin güzelliğini yaşayabilen taraftakiler sizce ne kadar yalnız kalabilirdi ki? Öyle ki dünya zaten alabildiğine kalabalık...

Toparlayamadığınız her yalnızlığınızda tüm kalabalığınızdan sıyrılıp size iyi gelecek ufak da olsa bir pencere açabilmeniz dileğiyle :)

Bu yazı toplam 1657 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yazılan yorumlar hiçbir şekilde www.adilcevaz13.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.