
Cenaze Evinin Yemek Yaptırması, İkramda Bulunması Caiz midir?
Bazı âdetler İslâm’ın emri olarak hayatımıza girmiştir. Bazıları da İslâm öncesi kültürlerin âdeti olarak sokulmuşlardır.
Bazı âdetler İslâm’ın emri olarak hayatımıza girmiştir. Bazıları da İslâm öncesi kültürlerin âdeti olarak sokulmuşlardır. İkisini ayırmak ise, hiçbir zaman zor değildir. Zira İslâm’ın emirleri akla, mantığa uygundur. İslâmî olmayanlar ise bunun tam aksinedir. Daha ilk bakışta aklî ve mantıkî olmadığı belli olur, akıl reddeder, mantık mâkul bulmaz.
Bir evden cenaze çıkması, o evin hem fiilen hem de fikren meşgul olması demektir. O hâne halkının artık ne yemek yapmaya ne de başka ikramla meşgul olmaya takat ve istekleri vardır.
Ama İslâm dışı kültürlerden alınma âdete bakın ki, "cenaze helvası" diye bir tatlı âdetini cenaze evine yerleştirmişler. Bunca acı ve kederi yetmiyormuş gibi, taziye için gelenlere helva yapacak, mutlaka helva tatlısı ikram edecekler, göz yaşlarına baka baka helva yenecek.
Niçin?
Din böyle istiyor da onun için mi?
Hayır.
İslâm’ın böyle bir emri yoktur.
İslâm, böyle zamanlarda kederli aileye yük üstüne yük yükleme yerine, onların yüklerini üzerlerinden almayı ister; hatta onların ikram etmeleri yerine, onlara ikram etmeyi emreder; ellerinin, ayaklarının tutmaz olduğu bir zamanda onlara yardımcı olunmasını ister.
Meşhur sahabî Hazret-i Ca’fer’in şehadet haberi gelmesi üzerine bir ara merhumun evine giden Resûlüllah:
– Ca’fer’in evine yemek getirin; onların yemek yapıp, çocuklarını doyuracak vakitleri yoktur; buyurmuşlardır.
İmam-ı Kurtubî tefsirinde:
"Cenazeyi defnettikten sonra eve gelip de sesli ağlamaya devam etmek, sonra da yemek ve tatlı yedirmek cahiliyye âdetlerindendir. Müslümana ise, cahiliyye âdetlerine tâbi olmak yakışmaz."
İslâm’ın emri, cenaze çıkan eve komşu evlerin bir müddet dışarıdan yemek getirmeleri, komşularının üzüntü ve elemlerine ortak olup, duydukları ıstırabı hafifletmeleridir.
Nitekim aziz Anadolu’muzda bu güzel İslami âdet halen pek güzel örnekleriyle devam etmektedir. Cenaze çıkan eve en yakınından başlayarak komşuları yemekler getirirler. Onların tutmayan ellerini, bir lokma yemeye muktedir olmayan iştihalarını teselli ile harekete getirir, kara gün dostu olurlar.
Bu güzel âdet, ailenin duyduğu teessürün şiddetine göre uzayabilir. Bir, iki, üç gün... Hattâ hafta boyu bile vefalı komşuları onlara yemek getirir, dertlerine ortak olmaya devam ederler. Bu müddet içinde merhumun sadece iyiliklerinden bahsederler, bu bahsi uzatmazlar, tekrar tekrar akla getirip de zihni meşgul etmeye devam etmezler. Mümkünse unutulur, unutturacak başka mevzulara geçilir.
Zaten taziyenin müddeti üç gündür. Üç günden sonra tekrar aynı mevzuya girilip de başsağlığı dilemek, kederi yeniden ihyadan başka bir netice vermez.
Ne acıdır ki yemek götürme adedi zamanla deforme oarak yerini cenaze sahiplerinin yemek tertip ederek gelene gidene ikram etmesi haline dönüşmüştür.
Din İşleri Yüksek Kurulu'nun bu husustaki açıklaması; cenazede dağıtılan bu yemeğin helal olmadığı yönündedir. Son yıllarda cenaze sahibi evlerde cenazenin ilk günlerinde bazen üç gün boyunca bazı yerlerde de bir hafta boyunca yemek yaptırılıp dağıtıldığıdır. Buraya kadar ortada problem yokmuş gibi görünüyor. Ama dikkat edilince insanların yeni bir hurafeye doğru gittiği endişesidir.
Hz. Peygamber, ölünün kendi ailesinin yemek hazırlayıp gelenlere ikram etmesini hoş karşılamamıştır.
Ölen kişinin mirasçıları fakir iseler veya aralarında buluğ çağına erişmemiş çocuk var ise, geriye bıraktığı maldan yemek yapılarak cenazeye gelenlere verilmesi helal değildir. Buna karşılık Peygamberimiz, komşu ve akrabalarının ölü sahiplerine yemek getirmelerini tavsiye etmiştir (İbn Mace, Cenaiz, 59).
Cenaze evlerinde yemek, çay ikram edilmesi mecburi bir adet haline geldi.Yapılmaması hor görülüp terk edilmesi artık çok ayıp karşılanır oldu.Cenazesi olup acısı taze olan ölü yakınlarının bir de kendilerine gelen ziyaretçileri tabiri caiz ise düğün merasimi gibi ağırlama yükü yüklendiğidir. Bu konuyu ciddiye alıp herkesin cenazesini sünnet ölçütlerinde uğurlaması oldukça yerinde bir karar olacak. İçinde birçok hayırı barından şu nebevi tavsiyeyi ihya edersek kazanacağımız sevap da o derece büyük olur galiba.
Abdullah b. Cafer’den… Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Cafer’in ev halkına yemek hazırlayınız. Çünkü onların başına kendilerini meşgul eden bir iş gelmiştir."
(Ebu Davud, Cenâiz, 25-26; Tirmizî, Cenaiz 21; İbn Mace, Cenaiz 59; Ahmed b. Hanbel, 6/380)
Selam ve dua ile...
Yahya YÜZER
HABERE YORUM KAT
Sayın hocam yazınız'da bahsr konuolan fikirlerinize katılıyorum.Cenaze sahibi Cenazesi'ni definden sonra taziyeye gelenleri nasıl ağırlarım telaşasına düşüyor,borç harç yapıp taziyeye gelenlere ikramda bulunmak İslami adetler içinde yeri yoktur,benim fikrim bu konunun ciddi birşekilde ele alınması gerekmektedir. Saygılarımla.
Yanıtla (1) (0)Evet çok doğru...
Yanıtla (0) (0)Hocam Allah razı olsun toplumsal bir konuya deyinmişsiniz ama bence MADDİ yönü ağırlıkta Efendimiz as hz caferi evine yemek götürün dediği kişiler hz caferin AKRABALARI VE KOMŞULARINI DA kapsayan ashabı güzin efendilerimiz burdan hareket ederek akrabalarından 5veya8 kişinin hasan Günay abi gilin yapıldığı gibi o taziye de SÜREKLİ OTURAN DIŞARIDAN GELEN VE MİSAFİRLERE VE ORAYA YEMEK İÇİN GELEN FAKİRLERE yukarıda efendilerimiz as dediği gibi ORAYA yemek vermeleri bence komşularından acaba yemek gelecek mi gelmeyecekmi diye düşünmekten daha iyidir bu biraz NEFİSE zor geliyor ama DUYARLI VE HAYIRLI AKRABALARLA BU MÜMKÜN BENCE saygılar
Yanıtla (2) (0)Yemek cenaze evinde de hazırlansa, taziye evinde de hazırlansa ikram cenaze sahipleri ve dışardan gelen misafirleri için olmalı.Külfeti artırmamak adına evi orada olanlara olmamalı.Peygamberimizin taziyenizde ikram yarışına girin gibi bir tavsiyesi yoktur.Eğer sünnete uygun bir yarış istiyorsa insanımız,ikramı düğününü yapacağı zaman yapsın.Taziye sahibinin sıkıntısı kendisine yeterde artar.Sunni sıkıntı caiz değildir.Taziyeleri şölen havasına çevirmeye, gösterişe sürüklemeye kimsenin hakkı yoktur.Yarış hayır ve hasenatta olmalı.Selam ve dua ile...
Yanıtla (2) (0)Muhterem Yahya Hocam; hayli zamandır sosyal medyayı içtimai konularda çok yapıcı olarak kullanıyor ve toplumu bilgilendiriyorsunuz. Sizi takip ediyorum. …Tebrik ediyorum.
Yanıtla (3) (0)Bu hafta için seçmiş olduğunuz konu hem içtimai hem de inanca-imana dair olması hasebiyle çok güncel ve önemli.
Taziye, hem dinimize dair toplumsal bir müessese halini almış bir ritüel hem de toplumumuzda yer edinmiş, ‘acı’nın paylaşıldığı kültürel bir kazanım. Aynı zamanda uygulama da maksadını aşan ve yanlış inanışlara sebep olan ve hem de maddi –manevi külfet getiren bir durum söz konusu.
2005’in soğuk ve karlı bir kışında cenazemiz olmuştu. Niyazi Günay. Allah bütün Müslümanların geçmişlerine rahmet eylesin, ona da. Ogün kış şartlarında taziye için cenaze evi yeterli olmayınca biz, mahallemiz camiinde taziyeleri kabul etmeye başladık. Bu böylece devam etti. Ailece kurduğumuz ‘taziye sandığı’ ile de taziye masrafları karşılar olduk.
Bu sanırım Adilcevaz’da bir ilkti. Bu şekliyle bayanlar cenaze evinde, erkeklerde camilerde taziye yapılır oldu. Camilerin müsait yerlerine de bir mutfak konduruldu. Vaktaki taziye kabulleri camii adabına uymadığı için ‘’taziye evleri’’inşa edilmeye başlanıldı ve bununla beraber –düğün varmış gibi-yemekli taziyeler adet halini aldı. İlçemizde böyle olmasına, başlangıçta biraz da biz sebep olduk galiba!
Şimdiki haliyle taziye, ölümü hatırlama ve acının paylaşımı açısından farklı bir hal almış olup hem peygamberimizin sünnetine aykırılık oluşturmuş hem de topluma maddi bir külfeti yük olarak bindirmiştir.
Müslüman toplumlar için sünnete- dine dair bir müessese olması nedeni ile taziye konusunun, dine ve sünnete uygu hal alması ve hem de toplumun üzerinden bu yükün kaldırılması için, müftülük himayesinde, belki toplumun her kesiminden katılımlarında sağlanacağı, konferans, istişare, vaaz ve sohbet gibi çalıştaylar başlatılmalıdır. Gerekirse köy ve mahalle muhtarları, kanaat önderleri, STK temsilcileri v.b. ile bir çalışma grubu oluşturulmalı, TAZİYELER asıl şekline dönüştürülmelidir. Naçizane. …Saygıyla.
Hasan bey kardeşim,evvela takibiniz ve destekler tarzdaki yorumunuz için teşekkür ederim.Hassasiyetiniz beni ziyadesiyle memnun etmiştir.Maksadın hasılı babında faydamız dokunduysa ne mutlu.Sizin de belirttiğiniz gibi bu konu geniş katılımlı bir çalıştayla düzeltilebilir.Bunun için de herkesin büyük bir özveriyle çalışması,üstüne düşeni eksiksiz yapması gerekir.Zararın neresinden dönülürse kardır.Bu tür yanlışlar hepimizin ortak yanlışıdır.Elbette düzeltmekte topyekün hepimize düşer.Selamlar fiemanillah...
Yanıtla (0) (0)Hocam gerçekten iyi bir konuya değindiniz. Bencede taziye evlerinde taziye süresince herkese iki öyün yemek verilmesi bence yanlış bir durum. Taziye bittikten sonra aile acısı dinmeden hadi taziyenin yemek parasını toplamak başlıyor. Halbuki biz küçükkün mahallede veya bir yakınımızın taziyesinde taziyesi olan aileye komşular akrabalar olarak sabahı biri öğleni biri akşam yemeğinide biri sıradıyla alırdı. Bencede taziye evlerinde bütün tazıyeye gelenlere yemek verilmesi yanlış.
Yanıtla (2) (0)Evet.Malesef...
Yanıtla (0) (0)Ç ok doğru bir tesbit bu konuya değindiğiniz için sizi kutluyorum.Umarım bu adetten dönülür
Yanıtla (2) (0)İnşallah...Temannimiz odur.
Yanıtla (1) (0)