Meşhur başkan Cumhuriyetçi Trump.

Obama için sürpriz, Clinton için hayal kırıklığı, birileri için sevinç, birileri için endişe.

Trump'ın siyasetiyle politikası arasında henüz netleşmeyen söylemler olduğundan biz temkinliyiz ama yeni bir başlangıç için de umutluyuz.

***

Küreselleşme kavramıyla tanıştığımdan beri üstüne okumalar yapmaya çalışırım ve düşünürüm. Dünyadaki gelişmeleri anlamada ve yorumlamada işe yarayan önemli bir kavram. 

İletişim ve ulaşım kaynaklarının gelişmesiyle tüm dünyaya yayılan, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel araçlar üzerinden toplumsal dinamikleri değiştirmeyi ve dönüştürmeyi sağlayan politikalar bütünüdür küreselleşme.

Siyaset bilimi teorisine göre politikayı uygulama yetkisi gücü elinde bulundurandadır. İdeal iktidar, ideal politika, ideal yönetim nedir, nasıl olur, ayrı bir tartışma konusudur.

Eldeki verilerle konuşursak ve dünyayı baz alırsak, dünya mağazasında birtakım politikaları en ideal şekilde uygulayacağı varsayılarak vitrine bazı ulus-üstü/ ulus-aşırı örgütler yerleştirilmiş, kasaya IMF ve DÜNYA BANKASI oturtulmuş, ar-ge bölümüne uluslararası düşünce kuruluşları, pazarlamaya uluslararası medya, patron koltuğuda da 'DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR' dediğimiz beşli var. Bunlardan biri de ABD.

Bu beşli kâr oranlarına göre bazen ortak bazen de rakip oluyorlar ama o bizim konumuz değil.

ABD, az önce bahsettiğim ulus-üstü ve ulus-aşırı örgütler üzerinden kendi küresel politikalarını dünyaya zerk etmeye çalıştı ve eksik/aksak da olsa, zaman zaman başını da ağrıtsa önemli ölçüde başarılı oldu. 

G.W.Bush ve Obama Amerika'nın küresel politikalarının ve idealinin 21.yüzyıldaki yorulmaz hizmetkârlarıydı ki Clinton da selefleriydi ama olmadı, "dip dalgası"nın zirveye oturttuğu Trump, seriyi bozdu. 

Dip dalgası, bir toplumun refah ve güvenlik isteyen, ekonomik ve yaşamsal kaygılar güden katmanıdır , realisttir, Trump'ın da söylemlerinden anlaşıldığı üzere "Amerikancı"dır. Bir de bu katmanların üstelerinde yer alan seçkinler vardır, bunlar da idealisttir, Clinton'nın da söylemlerinden anlaşıldığı üzere amaçları "Amerikalılaştırma"dır. 

Şimdi karşımızda iki kavram var; elbette "Amerikancı"lar ve Amerikancı Trump ABD'nin kutsal hedeflerinden vazgeçmeyecekler ama Amerikalılaştırma hülyasına da dalıp her naneyi yemeyeceklerdir diye umut ediyorum çünkü Trump Amerika için reel söylemlerde ve Amerika halkı için önemli vaatlerde bulundu, dolayısıyla Trump, vakti geldiğinde koltuğuna oturabilirse yani küresel politikaların sahiplerinin gücü gerçekten kırılabilirse , önceki üç döneme göre dünya için nispi iyileşme süreci başlayacaktır.

*** 

Dip serzeniş: Müslüman Arap coğrafyası Osmanlı sonrası batılı devletlerin umuduna kalmıştır, bu durum öylesine kabul edilmiştir ki "Clinton mı yoksa Trump mı müslümanlar için daha tehlikeli olur?" Tartışması yaşanmıştır.

Kim iyi olurdu zaman gösterir ama asıl mesele müslümanların özgürlüklerinin, kanlarının, gözyaşlarının dermanını gayrimüslimlerde aramak, vicdanları sızlatsın, beyinleri sarssın, yürekleri titretsin...