Zekat ve Fıtır Sadakası

Zahit DEMİREL

Sözlükte artma, çoğalma, temizlik, bereket, iyi hal ve övgü anlamlarına gelen Zekât, dini terim olarak, Allah’ın Kur’an’da belirttiği yerlere harcanmak özere farz kıldığı, dinen zengin sayılan kişilerin mallarından alınan belirli bir paydır. İslam dininin en önemli esaslarından biridir. Hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır. Farziyeti, Kur’an ve Sünnet ile sabittir.

İslam dini, insanlar arasında dayanışmayı ve yardımlaşmayı sağlayan zekât ibadetini bir müessese olarak sunmuştur. Toplumun tamamını ilgilendiren bu müessese en ince ayrıntılarına kadar izah edilmiştir. Bir malın zekâta tabi olabilmesi için belli şartlar konulduğu gibi, zekât mükellefiyetine sahip olmak içinde belli şartlar konulmuştur. Her bir malın kendisine has ölçüsü takdir edilmiş, kimlere hangi miktarda zekât verilebileceği de yine ana kaynak Kur’an-ı Kerimde açıklanmıştır.

İslam’ın temel şartlarından biri olan zekât, verilecek malın %2,5’nu zekât verilebilecek kimselerin mülkiyetine geçirmektir. Bir malın zekâta tabi olabilmesi için tarifinden de anlaşıldığı gibi hem malda hem de mal sahibinde bulunması gereken şartlar vardır.

Bir kimsenin zekât vermekle mükellef olabilmesi için Müslüman, hür, akıllı, buluğ (ergenlik) çağına ulaşmış olması; borcundan ve aslı ihtiyaçlarından fazla, kazanç sağlayıcı nitelikte nisap miktarı mala sahip olması gerekir.

Nisap miktarı; zekât, fıtır sadakası ve kurban gibi ibadetler için konulan zenginlik ölçüsü ve asgari sınırı kabul edilmiştir.  Bir malda zekâtın farz olması için belirlenmiş miktar olarak ta kabul edilir. Nisap miktarı, zekâtı vacip olan malın cinsine göre değişmektedir. Örneğin altının nisap miktarı; 80.18 gr, Borcundan ve aslı ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Nisap miktarına ulaşan malın üzerinde senenin devir olmasıyla malının zekâtını ödemesi kişi üzerine farz olur. Ayni şekilde zengin sayıldığı içinde fitir sadakasını vermesi ve kurban kesmesi de zorunlu olur. 

Zenginliğin asgari sınırı olan nisap miktarı Hz peygamber tarafından belirlenmiştır. Nisap miktarı toplumun ortalama hayat standardını göstermektedir. İslam’a göre bir insanın zekât almayacak kadar zengin sayılmasının ölçüsü, Müslüman’ın yaşadığı yere, zamana ve geçim kaynağına göre değişmektedir. Zira zekâta tabi olan her bir mal için farklı nisap miktarlarının takdir edilmiş olması bunu gösteriyor.

Nisap miktarına ulaşan bir malda zekâtın farz olabilmesi için dört şart gerekir.

* Senenin devir olması,
* Nisaba ulaşan malın borçtan beri olması,
* Aslı ihtiyaçtan fazla olması, yanı kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin barınma yerleri (evi), hizmetçi ve bineği (arabası) dışındaki malın nisaba ulaşması,
* Nisaba ulaşan malın gelir getirici olması gerekir.

FITIR SADAKASI

Fıtır sadakası, hicretin ikinci yılında oruç ibadetin farz kılındığı yılda vacip kılınmış bir ibadettir. Ramazan ayının sonuna yetişen her bir Müslüman için verilmesi gereken bir sadakadır. Halk arasında "fitre" olarak da ifade edilir.

Sadak-i fıtır; İnsan fıtratındaki yardımlaşma ve dayanışmanın bir gereği olarak insan bedeninin zekâtı kabul edildiği içinde "can sadakası"  veya "beden sadakası" da denilmektedir.

Hadislerde sadaka-i fıtrın miktarı, buğday, arpa, hurma veya üzümden bir sâ (yaklaşık 2.917 gr) olarak belirlenmiştır. Sadaka-i fıtrın bu sayılan maddelerden belirlenmesi, o günkü toplumun ekonomik şartları ve beslenme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Hz peygamber ve sahabe dönemindeki uygulama dikkate alındığında sadaka-i fıtır miktarı ile bir fakirin, içinde yaşadığı toplumdaki orta halli bir ailenin hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır.

Buna göre gönümüzde sadaka-i fıtır, bir kişinin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktar, aynî gıda yardımı olarak verilebileceği gibi, bunun değerinde nakit de verilebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur. Sadaka-i fıtrın hikmeti fakirin ihtiyacını gidermektir. Onun için fakirin ihtiyacı en çok neye varsa fıtır sadakasını da ondan çıkarmak en uygundur. Dolayısıyla günümüzde fakirin ihtiyacını en iyi karşılayan para olduğuna göre günümüzde fıtır sadakasını para olarak vermek daha uygundur.

Şafii mezhebine göre fıtır sadakasını buğday cinsi üzerinde vermek daha evladır. Ancak şahsın kendi buğdayı yoksa Hanefi mezhebini taklit ederek para olarak vermesi de uygundur. Zira Şafii mezhebinde fetva bu yöndedir. Günümüzde fakirin ihtiyacını da düşündüğümüz de en uygunu fitremizi para olarak vermektir.

Bütün mezhepler için geçerli olmak üzere 2014 yılı için tespit edilen fıtır sadakası miktarı 10.00 TL’dir. Bu alt sınırdır üst sınırı şahsın maddi durumuna bağlıdır.

ZEKAT VE FITIR SADAKASI KİMLERE VERİLİR?

Zekât ve sadaka-i fıtrın verilebileceği kimseler Kur’an-ı Kerim’de tevbe suresi 60. Ayette sekiz sınıf olarak zikredilmiştir:

"Zekâtlar Allah’tan bir farz olarak ancak, düşkünlere, zekât toplayan memurlara, kalpleri İslam’a ısındırılmak istenenlere, kölelere, borçlulara, Allah yolunda cihad edenlere ve yolda kalanlara verilir. Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir."

Zekât ve Fıtır sadakası bu ayeti karimde zikredilen kimselere verilebilir. Kendilerine zekât verilmesi caiz olmayan kimselere fıtır sadakası da verilmez. Zekât ve Fıtır sadakası zengin kimseye verilmeyeceği gibi, kişi kendi eşine, anne ve babasına, dede ve ninelerine, çocuklarına, torunlarına ve bakmakla yükümlü olduğu yakınlara da veremez. 

Zekât ve Fıtır sadakasını veren kişi, yaşadığı yerdeki fakirler ile uzakta otursalar bile fakir akrabalara vermeye dikkat etmesi daha iyi olur. Özellikle yakın ve uzak akrabaya verilmesi Hz. peygamber tarafından tasfiye edilmiştir.

Fıtır sadakası her ne kadar mezheplere göre bayram akşamı veya bayram sabahı vacip olsa da Ramazan ayının başında veya ramazan ayın herhangi bir gününde de verilebilir. Hatta şimdiden vermek ihtiyaç sahipleri açısından daha faydalıdır.