Feyzullah El Ensari Kimdir? Bitlis İçin Önemi Nedir?

Remzi OTO

Peygamber Efendimiz (sav) Medine’ye hicretinde bütün Müslümanlar Resulullah'ı kendi evlerinde misafir etmek istiyordu. Bunun üzerine Resulullah devesini serbest bırakmış ve Kusva adlı deve Ebu Eyyüb El Ensari’nin(ra) evinin önündeki yerde çökmüştür. Resullulah devesinden indikten sonra, “Akrabalarımdan kimin evi buraya yakın?” diye sorduğunda, “Benim evim daha yakındır.” diyerek, Peygamber Efendimizi(sav) 7 ay evinde misafir eden Neccar oğullarından Ebu Eyyüb El Ensari(ra), İslam alemi için çok önemli şahsiyetlerden biridir. Feyzullah El Ensari(ra) Ebu Eyyüb El Ensari’nin küçük kardeşidir. Peygamberimizin Medine’deki misafirliği sırasında ise, Feyzullah El Ensari’nin(ra) 22 yaşında olduğu tahmin edilmektedir.

Feyzullah El Ensari(ra), Hz. Ömer (ra) döneminde Anadolu’nun fethi için görevlendirilen İyaz bin Ganem(ra) komutasındaki İslam ordusunun sancaktarıdır. İyaz bin Ganem(ra) komutasındaki ordu Halid bin Velid(ra) komutasındaki İslam ordusuna yardım edip Diyarbakır fethedildikten sonra, doğuya doğru hareket ederek Silvan İslam topraklarına katılmış ve daha sonra, Bitlis’in kuşatması sırasında Feyzullah El Ensari(ra) (641 yılında) yaralanmış ve hastane olarak kullanılan binada şehit düşerek, bugünkü bulunduğu yere defnedilmiştir. Feyzullah El Ensari(ra) şehadeti sırasında kırk küsur yaşlarındadır ve çok fazla tanınmamasının sebebi, öncelikle genç yaşta şehit düşmüş olmasının yanında, dünyanın en fazla ziyaretçisi olan abisi Ebu Eyyüb El Ensari’nin(ra) gölgesinde kalmış olmasındandır.

Feyzullah El Ensari(ra) Neccar kabilesindendir. Neccaroğulları ile Hz. Peygamber(sav) arasında soy yakınlığı mevcuttur. Abdülmutalib b.Haşim’in annesi, Adi b.Neccar’ın neslinden Selma bint Amr idi, dolayısıyla bu kabile mensupları peygamberimizin dayılarıdır. Hz. Peygamberin(sav) babası Abdullah, Medine’de dayısı Beni Adiy bin. Neccarın yanında ve yurdunda hastalanıp bir ay hasta yattıktan sonra orada vefat etmiştir. Hz. Muhammed(sav) de altı yaşında iken annesi ile birlikte Neccar oğullarının yanında bir ay kalmıştır. Peygamberimiz Medine’ye hicret ettikten sonra, neccar oğulları bütün Müslümanları müşriklerden korumuş, bundan dolayı Kur’anı-ı Kerim’de Allah(cc) onları “Ensar” olarak isimlendirmiştir.

Peygamber efendimiz ile Mekke’de tanışıp İslamiyet’i kabul eden, neccar oğullarından Es’ad İbn-i Zürare(ra), ki İslamiyet’te ilk defa Cuma namazının kılınmasına vesile olmuş ve daha sonra devamlı olarak kılınması emredilmiştir. Es’ad İbn-i Zürare(ra) Mekke’de Müslüman olduktan sonra, peygamberimiz tarafından dayıları olan neccar kabilesinin temsilciliğine tayin edilmiştir. Hicretin ilk yılında vefat eden ve dayı tarafı olan Es’ad İbn-i Zürare(ra), Hz. Peygamber(sav) tarafından cenazesi yıkanan, cenaze namazı ilk kıldırılan ve Ensar’dan Baki Mezarlığı’na ilk defnedilen sahabe unvanını almıştır.(Diyanet Dergisi, Mart 2007)

Bazı şehirlerde öyle önemli şahsiyetler vardır ki bulunduğu şehrin kaderini değiştirecek ve o şehri her yönüyle inanılmaz derecede etkileyecek güce sahiptirler. Ancak, şehir veya şehirli bu önemli şahsiyetlerden ya bihaberdir ya da haberdar olduğu halde bu önemli şahsiyetlere yeterince önem vermemektedirler. Düşünün ki, yıllar önce küçücük bir köy olan Veysel Karani, 1994 yılından bu yana belde belediyesi olmuş, bugün sahip olduğu ekonomik ve nüfus seviyesine ise, Veysel Karani hazretlerinin türbesinin beldede olması sayesinde ulaşmıştır. Yine aynı şekilde, Mevlana Celaleddin Rumi’nin Konya’ya ve Hacı Bayram Velinin Ankara’ya hem manevi hem de maddi yönden katkılarının ne kadar çok olduğu tartışılamaz.

Öte yandan, Bitlis’te meftun bulunan Feyzullah El Ensari’ye(ra) baktığımızda, İslam ordusunun sancaktarı, sahabe, Ebu Eyyüb El Ensari’nin(ra) küçük kardeşi ve Hz. Peygamber(sav) dayıları olmasına rağmen, içinde bulunduğu durum tarif edilemeyecek derecede kötü ve içler açısıdır. İstanbul’da meftun abisi Ebu Eyyüb El Ensari’yi(ra) her yıl milyonlarca insan ziyaret ederken, maalesef Bitlis’te meftun bulunan küçük kardeşi Feyzullah El Ensari(ra) yeterince tanıtılmadığı veya bilinmediği için, hak ettiği ilgiyi görmemiştir. Kaldı ki, Feyzullah El Ensari(ra) Bitlis ve Türkiye’de bulunan ve yukarıda bahsettiğimiz veli ve alimler ile kıyaslanamayacak derecede de önemli bir İslami şahsiyet olmasına rağmen, türbesi adeta kaderine terkedilmiş, bulunduğu yer ve çevresi harap olmuş, alt tarafta akan dere çöplerden dolayı berbat bir şekilde kokuşmuş, insanlar vefat eden yakınlarını kendi kafalarına göre sağa sola defnetmiş, her ziyaretimizde türbenin içler acısı hali içimizdeki hüznü ve üzüntüyü kat be kat artırmıştır.

Feyzullah El Ensari’nin(ra) bulunduğu yerin camisine Alemdar Camisi ismi verilmiş (her ne kadar Alemdar-nişancı demek olsa da), acaba bu isim Feyzullah El Ensari’yi(ra) ne kadar çağrıştırmakta veya çevredeki insanlara sorulsa kaç kişi bu ismin ne anlama geldiğini bilmektedir. Caminin dış duvarına, üzerinde sadece Feyzullah El Ensari(ra) yazılan bir levha asılmış, peki bu şahıs kimdir? Nedir? Hakkında hiçbir bilgiye de yer verilmemiştir.

Bu nedenle, Feyzullah El Ensari’nin(ra) bulunduğu cami ve türbesinin çok acil olarak ele alınıp yeniden inşa edilmesi, sözkonusu camiye isminin verilmesi, yine inşa edilecek alana diğer sahabe mezarları ile evliyaların türbelerinin dahil edilmesi, bunun yanında eski garajın bulunduğu alanın da yapılacak yeni projeye dahil edilmesi suretiyle geniş bir şekilde çevre düzenlemesinin baştan aşağı tekrardan dizayn edilmesi ve iyi bir tanıtımının yapılması gerekmektedir. Hem ekonomik olarak hem de manevi olarak Bitlis için büyük bir önem arz eden bu projenin biran önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Eğer bizler bunu başarıp iyi bir tanıtım yapabilirsek, o zaman Bitlis’e gün be gün gelecek ziyaretçilerin sayısında sürekli olarak bir artış olacak, ziyaretçilerin sahabe ve velileri ziyaret etmeleri yanında, konaklamaları, şehri ve ilçeleri dolaşmaları, hem şehri manevi yönden olumlu etkileyecek hem de ziyaretçilerin alış-verişleri sayesinde şehir ve ilçelere büyük maddi katkılar sağlanacaktır. Ziyaretçi katkısı sayesinde, esnafımızın ticareti hareketlenecek, böylece yeni iş sahalarının açılmasına vesile olacak ve en önemlisi de işsizliğin azalmasına büyük katkıları olacaktır. Şehrimizin hem maneviyatına hem de ekonomisine büyük katkılar sağlayacak olan bu projenin mutlaka hayata geçirilmesi çok önemlidir. Bitlis’in gelişmesinin, kalkınmasının, hakkettiği yere gelmesinin temel unsuru ve kurtuluşu, ancak maneviyatına ve manevi şahsiyetlerine sahip çıkmakla mümkün olacaktır. Bu projenin Bitlis’e kazandırılması en büyük hayallerimizden biridir.